Yararlı olması dileğiyle.
T.C. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/11169 K. 2006/12117 T. 31.10.2006
• TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI ( Davacı Eşin Kocası ile Birlikte Evlilik Birliği İçinde Birlikte Aldıkları Taşınmazın 1/2 Hissesinin Adına Tescili İstemi - Eşin Müşterek Haneye Bakımda İlgisizlik ve Beceriksizliği İleri Sürülmediğine Göre Evlilik Birliği İçinde Edinilen Taşınmazda Katkısının Kabulü Gereği )
• EVLİLİK BİRLİĞİ İÇİNDE EDİNİLEN TAŞINMAZ ( Kadının Başka Bir İşte Çalışmadığı Gerekçesiyle Edinilen Maldaki Katkı ve Emeğinin Yadsınamayacağı - Tarafların Çalışma ve Üretim Biçimleri Dikkate Alınarak Taşınmaz ve Yapıdaki Katkı Oranları Hesaplanarak Taşınmazdaki Paylarının Belirlenmesi Gereği )
4721/m. 219, 706
ÖZET : Davalı kocanın çalışarak ürettiği artı değeri hane gelirine kattığı gibi, davacı Fadiye'nin de kendi emek ve gücü ile ev işlerine katkı sağladığı açıktır. Davacı kadının başka bir işte çalışmadığı gerekçesi ile bu katkı ve emeğini gözardı edilerek evlilikten sonra edinilen dava konusu taşınmazın davacı kocanın geliri ile edinilerek üzerine bina yaptırıldığını kabul etmek hayatın olağan akışına uygun düşmez.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.06.2001 ve 22.06.2001 gününde verilen dilekçeler ile katkı payına dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı kocasını dava ederek evlilik birliği içinde edinilen 12171 parsel sayılı taşınmazın birlikte alındığını ve üzerindeki binanın ortak katkıları ile yaptırıldığını ileri sürerek tapusunun iptali ile 1/2 payının adına tescilini istemiştir.
Birleştirilen davada ise, dava konusu taşınmaz ilk davanın açıldığı tarihte aynı gün tapuda Dindar Ersin'e satıldığından, davacı bu satışın danışıklı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile 1/2 payın adına tescilini, bu istemi kabul edilmediği taktirde taşınmazın alımına katkı payının davalı kocası Muzaffer'den tahsilini istemiştir.
Yerel mahkemece davanın reddine dair verilen ilk hüküm Dairemizce, özetle "sair temyiz itirazların reddine, davaya konu taşınmazın arsa ve binaya ait rayiç değer toplamının yarısı katkı payı istenmiş olmakla davacının bu istemi emek ve katkısının tazminen tahsili istemine ilişkin olduğundan davacının bu istemi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmelidir." gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davacının dava konusu taşınmazın alımına maddi katkısının kanıtlanamadığı, ev hanımı olduğu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığı gerekçesi ile katkı payının ödetilmesi isteminin de reddine karar verilmiş; hükmü davacı temyiz etmiştir.
Dosya kapsamı ve tüm delillerden, evlilik birliğinin kurulmasından sonra davalı koca Muzaffer'in seyyar olarak kuruyemişçilik yaptığı, davacının ise ev hanımı olduğu ve evin sorumluluğunu üstlendiği anlaşılmaktadır. Davalı kocanın çalışarak ürettiği artı değeri hane gelirine kattığı gibi, davacı Fadiye'nin de kendi emek ve gücü ile ev işlerine katkı sağladığı açıktır. Davacı kadının başka bir işte çalışmadığı gerekçesi ile bu katkı ve emeğini gözardı edilerek evlilikten sonra edinilen dava konusu taşınmazın davacı kocanın geliri ile edinilerek üzerine bina yaptırıldığını kabul etmek hayatın olağan akışına uygun düşmez. Somut olayda, davacı eşin müşterek haneye bakımda ilgisizlik ve beceriksizliği ileri sürülmediğine, evlenme tarihinden itibaren geçen 25 yıllık müşterek hayatta haneyi dışladığına ilişkin bir tavrı da bildirilmediğine göre davaya konu taşınmazın alımında ve üzerindeki binanın yapılmasında davacı Fadiye'nin belli bir oranda katkısının olduğu ortadadır. Mahkemece yapılacak iş; tarafların bu çalışma ve üretim biçimleri de dikkate alınarak dava konusu taşınmazın alımına ve üzerindeki binanın yapımına davacının katkı oranı yüzde olarak uzman bilirkişiye hesaplatmak, belirlenen bu katkı yüzdesi taşınmazın değerine oranlanmak suretiyle tazminat istemini hüküm altına almak olmalıdır. Tüm bu yönler gözardı edilerek tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 31.10.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.