Sayın Meslektaşlarım,

Müvekkil ikinci el bir araç alıyor. Noterden araç satış sözleşmesi yapılıyor. Araç bedelinin bir kısmını nakit, bir kısmını başka bir araçla takas yapmak suretiyle ödüyor. Bakiye borcu için de bono veriyor ve aracın resmi noter satışının yapıldığı gün satışın hemen akabinde, bu bakiye borç için satıcı lehine araç rehin sözleşmesi düzenleniyor. Rehin sözleşmesine bakiye borç miktarınca bono alındığı, bono bedeli ödendiğinde rehnin fek edileceği hususu yazılıyor.
Akabinde bono vadesinde ödenmediğinden alacaklı bonoyu icra takibine koyuyor. Bono borçlusu/rehin veren icra dairesine tüm fer'ileriyle birlikte dosya borcunu ödeyerek infaz ediyor.
Fakat rehin alacaklısı rehin verenin oğlunun da kendisine borcu olduğundan bahisle rehni kaldırmıyor.
Bu durumda açacağım rehin fekki davasında;
1- Görevli mahkemenin taraflar tacir/tüketici vs. sıfatı taşımadıklarından Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu düşünüyorum. Yanılıyor muyum?
2- Borçlu olunmadığının tespitini de istemem gerekir mi? Yoksa icra takibi yapılmış olduğundan sadece rehin fekki mi talep edeceğim?
3- (2) soruya verilecek yanıta göre dava değeri ve maktu-nispi harç olarak bir fark söz konusu mudur?
4- Rehnin kaldırılması için defalarca sözlü uyarıda bulunulmuş olmasına rağmen yazılı bir ihtar bulunmamaktadır. Maddi/manevi tazminat talep etmem halinde netice ne olur?
Şimdiden teşekkür ve saygılarımla...