Mesajı Okuyun
Old 27-05-2012, 21:41   #2
özfn_34

 
Varsayılan

Merhaba,

Bu durumda bence Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde çalışan memur kusurlu olmakla birlikte, ihalenin yapılması aşamasında da kusur mevcuttur. Taşınmaz icra yoluyla satıldığından, taşınmazın gerçek sahibini bilmesi kendisinden beklenmeyen 3. kişinin iyiniyetli olması şartıyla bu iyiniyetinin korunması gerektiğinden, tazminat davası açmanız gerektiğini düşünüyorum. Tabi aksini ispat halinde (3. kişinin bu durumu bilmesi beklenen biri olması gibi-kötüniyetin ispatı)tapu iptal ve tescil davası da açılabilir kanaatindeyim.

Yol göstermesi bakımından:

Yargıtay HGK'nın 09/05/2007 tarihli ve E.2007/4-212, K.2007/261 sayılı kararına göre:

"Somut olayda; davacının tapuda kendi adına kayıtlı taşınmazı, davacıya ait olmayan fotoğraf ibraz ve imzası da taklit edilmek suretiyle, tespit edilemeyen bir kişi tarafından 10.5.1993 tarihinde dava dışı Ç.Çataltepe'ye SATILMIŞTIR. Satış işlemi yapılırken; satıcının kimlik belgesi sureti işlem dosyasına alınmamış ve dosyadaki asıl malikin hüviyetiyle KARŞILAŞTIRILMAMIŞTIR. Gerçek malikin tescil dosyasında bulunan fotoğrafı ile, sahte satıcının evraka eklediği fotoğraflar çok farklı olmasına karşın işlem ilgili memurlar tarafından İFA EDİLMİŞTİR. Davacı, tapu maliki R.Demirdağ'a ait tapudaki nüfus kayıt bilgilerinin hane no: ..., Cilt no:..., Sahife no: ... olmasına karşın, sahte satışa konu akit tablosundaki nüfus kayıt bilgilerinin hane no: 514 olmasına rağmen satış İŞLEMİ YAPILMIŞTIR. Ayrıca; davacı R. Demirdağ olmasına ve ilk işlem dosyasında da bu isim ve soy isim bulunmasına rağmen kimliği belirsiz kişinin yaptığı satışla ilgili müracaat formunda isim R., soy isim Demirbağ yazılı bulunmasına karşın satış İŞLEMİ GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR. Tapuda işlem yapan memurlar, bu işlem sırasında gerçek malikin kimliğine ilişkin hiç bir evrakı incelememişler, satışın yapılmasına GÖZ YUMMUŞLARDIR. Bunların yaptıkları eylem nedeniyle Devletin sorumluluğu yönünden illiyet bağı bu OLAYDA KESİLMEMİŞTİR. Devlet yapılan bu haksız satıştan ve neticesindeki TAZMİNATTAN SORUMLUDUR."

Yargıtay 4.HD.'nin 02/04/2009 tarihli ve E.2008/8196, K.2009/4897 sayılı kararına göre:

"Davacının diğer temyiz itirazına gelince; dava, icra memurunun kusurlu işlemi nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup davacı, davalı bakanlığa bağlı icra memurunun, kendisiyle aynı adı taşıyan dava dışı borçluyla kendisinin kimlik bilgilerini yeterli şekilde kontrol etmeyerek adına kayıtlı taşınmazın haczedilip satılmasına yol açtığını ileri sürerek maddi ve manevi TAZMİNAT İSTEMİŞTİR. YEREL MAHKEMECE, davacının elinden çıkan taşınmazın tapusunun iptali için açtığı davada taşınmazı ihale yoluyla satın alan üçüncü kişilerle anlaşmış olması nedeni ile %50 oranında kusurlu bulunduğu benimsenerek maddi tazminat isteminde %50 oranında indirim yapılarak istemin bir bölümü KABUL EDİLMİŞTİR. Karar, taraflarca TEMYİZ OLUNMUŞTUR.

Davacıyla aynı adı taşıyan ancak, doğum günü ve doğum yeri farklı olan dava dışı kişinin borcundan dolayı başlatılan icra takibinde, nüfus kimlik bilgilerini gereği gibi incelemeyen davalı B. Doğan'ın kusurlu bulunduğu, dava konusu taşınmazın icra aracılığıyla üçüncü kişilere satılmasında davacının herhangi bir kusurlu eylemi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının sahibi olduğu taşınmazı geri almak için üçüncü kişilerle sulh anlaşması yapması, zararın oluşmasına yol açan kusurlu bir eylem olarak nitelendirilerek, belirlenen tazminattan indirim yapılması DOĞRU DEĞİLDİR. Şu durumda yerel Mahkemece, davacının istemi de gözetilerek, tüm zarardan davalının sorumlu tutulmamış olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın BOZULMASI GEREKMİŞTİR."