Mesajı Okuyun
Old 19-05-2012, 13:41   #5
av.buğra

 
İnceleme

olayınız ile ilgili bir başka karar ekliyorum...iyi çalışmalar.

Alıntı:

YARGITAY
17. Hukuk Dairesi 2009/7066 E.N , 2009/3827 K.N.

İlgili
Kavramlar

ALACAKLILARDAN MAL KAÇIRMA
BAĞIŞLAMA
TASARRUFUN İPTALİ
DAVASI

Özet
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI, ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ELİNDEN ÇIKARMIŞ
OLDUĞU MALLAR YERİNE GEÇEN DEĞERE TAALLUK EDİYORSA, BU DEĞERLER NİSPETİNDE
DAVACININ ALACAĞINDAN FAZLA OLMAMAK ÜZERE ÜÇÜNCÜ ŞAHIS NAKDEN TAZMİNE MAHKUM
EDİLİR.


İçtihat Metni

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali
davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı
davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından
temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı
vekili, davalı borçlular Ömer ve Latif aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu
karşılayacak mal bulunamadığını ileri sürerek, borçluların dava konusu
taşınmazlarını diğer davalılara satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep
ve dava etmiştir.

Davalı Ömer, Latif, Hüseyin, Zekai ve Elif vekili,
davanın reddini savunmuştur.

Diğer davalı Hüseyin Hanen tebliğe rağmen
duruşmaya gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, davalılar
arasında gerçekleşen satışlarda taşınmazların satış bedeli ile gerçek değerleri
arasında fahiş fark bulunduğu, borçlular ile davalı Hüseyin'in kardeş olmaları
ve taşınmazları satın alan 3. kişilerin borçluların alacaklıdan mal kaçırma
kastını biliyor olmalarından dolayı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm
davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davalılar vekilinin
temyiz dilekçesinin, davalı Zekai dışındaki davalılar yönünden incelenmesinde;
dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici
nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, borçlu Ömer ve
Latifin gerek tek başlarına, gerekse hisseli olarak malik bulundukları
taşınmazların davalı Hüseyin'e devrinde taşınmazların satış bedelleri ile satış
tarihindeki gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunmasına, İİY'nin 278/2.
maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp, yapılan
tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından
taşınmazların tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek
değerlerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına,
edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet
iddiasının dinlenemeyeceğine, buna ilaveten 3. kişi Hüseyin'in borçlular Ömer
ve Latifin kardeşi olmasına, İİY'nin 278/1. maddesinde bu derece akrabalar
arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi
olduğunun öngörülmesine, ayrıca Hüseyin'in borçlu olan kardeşleri Ömer ve
Latifin alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile
hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptali
gerekeceğine (İİY 280/11), davalı Hüseyin'e yapılan tasarruflarda, iptallerin
de borçlular tarafından devredilen pay oranları ile sınırlı olduğunun açık
bulunmasına, davalı Elifin de davalı borçluların ortağı olan Talha'nın kızı
olmasından dolayı borçlu Ömer'in, alacaklılarından mal kaçırmak ya da
alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması
nedeniyle tasarrufun iptali gerekeceğine (İİY 280/1) ve bu tasarrufta da borçlu
Ömer'in payının 1/2 olmasından dolayı iptalin de bu oran ile sınırlı olduğunun
açık bulunmasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalılar vekilinin
davalı Zekai dışındaki davalılar açısından temyiz itirazlarının reddi ile usul
ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

2-Davalı Zekai'ye yönelik olarak
ileri sürülen temyiz itirazlarının incelenmesinde;

İİK'nın 283/11.
maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar
yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs
nakden tazmine (davacının alacağından fazla ol-mamak üzere) mahkum edilmesi
gerekir.

Somut olayda davalı Zekai'nin satın aldığı taşınmazların cebri
icra sonucu elinden çıktığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda Zekai lehine
yapılan tasarruf konusu taşınmazların cebri icra ile satışı yapılan icra
dosyası getirtilerek İİK'nın 283/11. fıkrası gereği davanın bedele dönüştüğü
nazara alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde
hüküm verilmesi isabetli değildir.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte
açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin davalı Zekai dışındaki davalılar
açısından temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün
(ONANMASINA), (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin
davalı Zekai yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve
peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Zekai'ye geri verilmesine,
26.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.