Mesajı Okuyun
Old 19-05-2012, 11:07   #8
Av.YBayrak

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarım, başta mı yoksa sonda mı söyleyeyim, başta söylemeye karar verdim. Bizler eğer kendi mesleki yetki ve sorumluluklarımızın kaynaklarını, nerede doğup nerede son bulduğunu çok iyi ve eksiksiz olarak bilmez isek, davasını üstleneceğimiz, hukuki olarak yol göstereceğimiz insanlardan önce kendimizi riske atmış olmuyor muyuz…
Hukukçu gerekçeli düşünür, gerekçeli yazar ve gerekçeli konuşur. Söz konusu hukuk yargılaması ise ve avukatlık hizmeti ise; ilk dayanağınız 1136 sayılı avukatlık kanunudur. 2.si ise, HMK dur. Avukatlık kanununda avukatın ne zaman ve hangi koşulların oluştuğu anda sorumluluk üstlenmiş olacağı düzenlenmiştir. Yine HMK da avukatın davayı takip yetkisinin ne zaman başladığı, takip etmekte olduğu davada sorumluluğunun ne zaman son bulacağı yazılıdır. Bunların hepsinde vekalet ve gerekli masrafların ödenmiş olmasından söz eder. Şayet bir büroya bağlı olarak veya bir başka meslektaştan gelen dosyayı takip edecekseniz, yetki belgesi/yani yine vekalet gerekir. Şayet dava sahibi avukatını azletmemiş ise, ya da avukat vekaletten istifa ettiği takdirde bu istifasını asil’e tebliğ ettirmemiş ise vekalet sorumluluğu devam eder. Şayet tebliğ ettirmiş olsa dahi eski düzenleme Av.K.m.41 On beş gün, yeni düzenleme HMK m.82/1 iki hafta daha, veya bu süreden önce yeni vekil dosyaya bildirimde bulunur, veya duruşmaya gelerek dosyayı kendisi takip edeceğini bildirir ise bu bildirim aşamasına kadar istifa eden vekilin sorumluluğu devam eder. HMK m.71-83 arası maddeleri, özellikle m.77 yi iyi okuyun ve dikkate alın, dahası, vekaletnamesiz davaya giren ve sonra vekaletname ibraz etmeyerek davayı devam ettirmeyen, davayı haksız yere sürüncemeye sokan avukat için disiplin cezası olduğunu da gözden kaçırmayın lütfen! Eğer bu koşullar oluşmamış ise dosya kendisine verilen vekilin sorumluluğu hangi kanun hükmüne dayandırılacaktır? Dayandırılamaz, yoktur. Ancak, bir büroda çalışan avukata verildiği iddia ediliyor ise, bu durumda dosya kendisine verilen vekilin dava sahibine karşı ve mahkeme nezdinde yine sorumluluğu yoktur, çünkü kendisine vekalet verilmiş olan ve davayı üstlenmiş olan asıl avukatın sorumluluğu devam etmektedir. Bu durumda iç ilişki sorumluluğu söz konusu olur ki, bunun da koşulu kendisine o dava için yetki belgesi verilmiş ve dosyanın verildiğine dair teslim alan/teslim eden şeklinde tutanak düzenlemiş olmalarına bağlıdır. Yani tanıkla olmaz. Bu durumda da şikayetçi olabilecek olan dava sahibi değil, dosyayı devreden avukat olabilir.
Adalet Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesine gelince, burada idare hukuku alanına giriyoruz. Şöyle ki : Avukatlık hizmeti bir kamu görevidir. Kamu görevinde ve hizmetinde bulunanlara karşı hizmet nedeniyle kusurlarından dolayı bir soruşturmanın yapılabilmesini izin koşuluna bağlayan yasa koyucu, bununla, kamu hizmetindekilerin olur olmaz şikayetlerle tedirgin edilmesini ve kamu hizmetinin aksamasını önlemek istemiştir. Adalet Bakanlığının verdiği soruşturma izni idari bir karardır. Bu karara karşı idare mahkemesinde itiraz ile iptalini istemeniz gerekir. Soruşturma izninin iptali için açacağınız davada burada açıklamada bulunduğum vekalet ve sorumluluğun doğuşuna, sınırlarına ilişkin hususları dile getirerek gereksiz yere soruşturma izni verilerek meslek mensuplarının haksız yere yıpratılmasına ve kamu zararına neden olunduğunu ve iptalinde kamu yararı olduğunu vurgulamak gerek. İptal davasına ilişkin başvuru belgenizin bir suretini de soruşturmayı yapan makama veriniz.
Bir diğer husus da, büro olarak geçmişi de kapsayacak şekilde mesleki sorumluluk sigortası yaptırmanızı önerebilirim. bu durumda dava sahibi alacağını sigortadan karşılayabileceği ve söz konusu husus tazminata ilişkin olduğu durumlarda soruşturma izni verilmesinde hukuki yarar olmayacağı da ileri sürülebilecektir.
En iyi savunma hazırlıklı ve doğru hedefe saldırıdır. Sonuç olarak, usulüne uygun mücadele ederseniz lehinize sonuçlanacaktır, sıkıntı etmeyiniz.
Başarılı, sağlıklı ve mutlu bir meslek yaşamı dilerim.