Mesajı Okuyun
Old 17-05-2012, 16:10   #7
Erdal Arap

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan özfn_34
Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.

(506 s. SSK. m. 79/10)

Her ne kadar mülga ise de Kanundaki süre yazılış itibariyle hak düşürücüdür. Yeni Yasada karşılığını bilmiyorum.








Yeni yasada karşılığı 86/9. maddede aynen şu şekilde düzenlenmiş.. "Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır."

Bence burada lafzi yorumdan ziyade amaçsal yorum yapmak gerekir. Anayasal devredilmez sosyal güvenlik hakkının kullanımını süreye bağlamak uygun mudur. Kanımca söz konusu süre zamanaşımı süresi olarak anlamak gerekir. Ancak Yargıtay ne yazık ki aksi görüşte ve istikrarlı olarak söz konusu sürenin hak düşümü süresi olduğunu kabul ediyor. Ama kendi içinde de çelişen kararları var. Şöyle ki, hak düşümü süresinin durması kesilmesi mümkün değildir. Ancak Yargıtay örneğin işe giriş bildirgesinin verildiği durumlarda hak düşümü süresinin işlemeye başlamayacağını kabul ediyor. Bu kabul başlı başına hak düşümü teorisinin mantığına aykırı.