Değerli meslektaşlar aşağıda aktardığım konu ile ilgili fikir ve yorumlarınızı paylaşmanızı rica ediyorum.

(A) cari hesap ve fatura alacağına ilişkin olarak (B) hakkında ilamsız icra takibi başlatıyor.Takip kesinleşiyor ve haciz işlemleri yapılıyor.
(B) nin de aynı cari hesap ilişkisi kapsamında (A) dan alacağı bulunuyor,hatta (B) nin (A) ya kesitği faturaların tarihleri daha önceye ait.Taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi gereğince esasen karşılıklı olarak bir alacak söz konusu değil.Fakat buna rağmen (A) cari hesaba dayalı ilamsız icra takibi başlatıyor,takip kesinleştiriliyor ve haciz işlemleri yapıyor.

Süresi içerisinde hakkındaki takibe itraz etmeyen ve haciz tehdidi altında olan (B),aynı cari hesap ilişkisine dayalı olarak bu defa (A) hakkında ilamsız icra takibi başlatıyor.Bunun üzerine (A),süresi içerisinde borca itiraz ediyor,böyle bir borcunun olmadığını,borç mevcut olsa bile kendisinin de kesinleşmiş icra takibi nedeniyle (B) den alacaklı olduğunu bu nedenle takas defi hakkını saklı tuttuğunu beyan ediyor ve ilamsız icra takibi duruyor.Borçlu olduğu takibe karşı yaptığı itirazda takas defini saklı tuttuğunu beyan eden (A) bir yandan da kendisinin alacaklı olduğu icra dosyası üzerinden haciz işlemlerine devam ediyor.

Somut bu durum karşısında (B) nin izlemesi gereken hukuki süreç ne olabilir.(A) ya karşı itirazın iptali davası açması ve açılan davada (A) nın takas definde bulunması halinde,%40 inkar tazminatı ve vekalet ücreti ödemek zorunda kalabilir mi?(A) ya karşı menfi tespit davası açması ve (A) nın kesinleşmiş icra takibine konu alacağını,kendisininde (A) hakkında başlattığı ancak (A) nın itirazı üzerine duran takipteki alacağı ile takas etmesi mümkünmüdür.Bu durumda %40 tazminat ve vekalet ücretinin kime yükletileceği yahut yükletilip yükletilemeyeceği konusundaki görüşleriniz nelerdir.?(A) nın kötüniyetli takibini ve haciz işlemlerini durdurmanın yolu nedir?