Mesajı Okuyun
Old 28-04-2012, 23:42   #2
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av m bayraktar
değerli meslektaşlarım
Bir genel kredi sözleşmesinin dört kefilinden biri olan A şahsı kefili bulunduğu bu kredi için AYRICA şahsına ait bir ipoteği banka lehine sunmuştur.Bu kişi bu durumda hem kefil hemde ipotek borçlusu olarak kredinin garantörü olarak kabul edilebilirmi? ve diğer kefillere karşı borçun tamamından sorumlu tutulabilirmi.Özetle bu kefili ipotek borçlusu da olması hasebiyle asıl borçlu gibi tüm borçtan sorumlu tutabilirmiyiz.

Aşağıdaki kararları inceleyiniz..Umarım bu kararlar size yardımcı olur...
İyi Çalışmalar...

T.C.
YARGITAY
19.HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
Esas Karar
2009/39671 2010/37399 13.12.2010
· ÖNCE REHNİ MÜRACAAT KURALI
· KEFİLİN VERDİĞİ İPOTEK
ÖZET: Kefil aynı zamanda ipotek veren ise ve ipoteği kefalet borçlarının güvencesini teşkil etmek üzere de vermiş ise İİK 45 yasağı kefil hakkında da uygulanır.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin alacağının tahsili için başlatılan ilamsız takipte asıl borçlunun davalı Recep Ş. olup, diğer davalı Vehbi Ş.in müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, asıl borçlu Recep Ş.'in kredilerinin herhangi bir ipotek veya başkaca teminatının bulunmadığını, davalı tarafın takibe itirazında belirttiği ipoteğin Recep'in değil Vehbi'nin kredilerinin güvencesini oluşturduğunu, iş bu davaya konu takip ile Vehbi'den Recep'e kefaletinden kaynaklanan alacaklarının talep edildiğini, takibin mükerrer olmadığını bildirerek itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı tarafından, takibe konu alacak ile ilgili olarak iki adet takip yapıldığını, asıl borçlu olan davalı Recep açısından ipoteğin paraya çevrilmesi takibi ile beraber ilamsız takip yapılmasının mümkün olmadığı, davalı Vehbi açısından da bizzat ipoteği veren kişi olması sebebiyle aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi takibi ile beraber ilamsız takip yapılmasının mümkün olmadığını bildirerek davanın reddi ile % 40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre. taraflar arasında alacağın miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, ipotek senedine göre Vehbi'nin verdiği ipoteğin, kefili olduğu Recep'in borcuna da teminat oluşturduğu takibin Vehbi'nin kredi borcu için değil, kefil sıfatıyla yer aldığı Recep'in borcu için başlatıldığı, dolayısıyla mükerrerlik durumu bulunmadığı gibi ipoteğin itiraz edilen borcu karşılamadığı, İİK.nun 45.maddesi gereğince bankanın tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile icra takibi yapmasına yasal engel bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takip konusu alacağın % 40'ı oranında inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu ilamsız icra takibi Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağının tahsili amacıyla kredi borçlusu Recep Ş. ve müteselsil kefil Vehbi Ş. aleyhine yapılmıştır. Davalıların itirazı üzerine işbu itirazın iptali davası açılmıştır.
Her kadar davalı asıl borçlu Recep Ş.'in kredi borcu için verilmiş bir ipoteğe dosyada rastlanılmamış ise de, davalı Vehbi Ş.'in taşınmazını hem kendi borcu hem de kefaletlerinin teminatı olarak davacı banka lehine ipotek tesis ettirdiği ipotek akdinin tetkikinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı Vehbi Ş. yönünden kefaletinin teminatı olarak ipotek, verilmiş, olması nedeniyle somut olayda İİK.nun 45.maddesi hükmünün uygulanması gerekir. Anılan yasa hükmüne göre;rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan bile olsa alacaklı yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. Ancak, rehnin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla takip edebilir. Her ne kadar mahkemece ipoteğin, itiraz edilen borcu karşılamadığı belirtilmişse de, gerek dava dışı ipotekli takip dosyası, gerekse iş bu dava dosyasındaki bilgi ve belgelerden mahkemenin bu konudaki değerlendirmesinin yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, belirtilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 1.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.