YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2011/9-596
Karar Numarası: 2011/725
Karar Tarihi: 30.11.2011
 
KANUN YARARINA TEMYİZ
YILLIK ÜCRETLİ İZİN
 
1086 s. HUMK/429
6100 s. HMK/363, Gç3
4857 s. İşK/53
 
Taraflar arasındaki "yıllık izin ücreti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Giresun 1.Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mah. sıfatıyla) davanın kabulüne dair verilen 17.08.2010 gün ve E:257, K:318 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 12.04.2011 gün ve E:2010/49532, K:2011/11130 sayılı ilamı ile; 
(...Davacı vekili davacı işçinin davalıya ait  işyerinde iş sözleşmesiyle çalıştığını, yıllık izin haklarının tam  olarak kullandırılmadığını  ileri sürerek  yıllık izin  ücreti isteğinde bulunmuştur.
Davalı  işveren, 2001 yılına kadar davacının  mevsimlik  işçi statüsünde çalıştığını ve 2.2.2001 tarihinde daimi  kadroya  geçirildiğini, bu tarihten önce yıllık izin  hakkının doğmayacağını savunmuştur.
Mahkemece, davacı işçinin idari düzenlemeler gereği geçici kadrolu işçi statüsünde çalıştırıldığını, taraflar arasında mevsimlik iş ilişkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 
Hükmü süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir. 
Uyuşmazlık davalı işyerinde yapılan işin mevsimlik iş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir. Söz konusu dönemler işin niteliğine göre uzun veya kısa olabilir. Her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen faaliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın diğer döneminde işçilerin iş sözleşmelerinin ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar ara vermeyi gerektiren  işler mevsimlik  iş  olarak değerlendirilebilir.  
4857 sayılı İş Kanunu'nun 53/3 maddesi uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, 53/3. maddede ki kural, nispi emredici kural olup, işçi lehine bireysel iş sözleşmesi ya da Toplu İş Sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir ve mevsimlik  işçiler için yıllık izin  hakkı  tanınabilir.
Somut olayda davacı  ağırlıklı olarak yılın son aylarında  çıkarılmış ve yılın mayıs-hazıran  aylarında yeniden  çalışmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleri yapılmıştır. Davacının çalışmaların belli bir mevsimde yoğunlaşması  olağan bir durumdur. Davacının sözü edilen çalışmalarının, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü işyerinde geçtiği gözetildiğinde, mevsim koşullarına göre belli dönemlerde daha fazla işgücüne ihtiyaç doğması da kaçınılmazdır. Dosya  içeriğine göre, 1999 yılına gelinceye kadar  davacının yıllık  çalışmaları genelde 120 gün  ile 270 gün civarında değişmiştir.  Yılın kalan  bölümünde işyerinde çalışması  olmayan davacı  işçi  bakımından yıllık izin  hakkının doğmadığı  kabul edilmelidir. Yılın  çalışılmayan bölümünde davacı işçi bu hakkını kulanmış olup, Yasakoyucunun mevsimlik  işte yıllık izin öngörmemiş  olmasının temel  gerekçesi de  çalışılan süre itibarıyla dinlenme  ihtiyacının ortaya  çıkmamış  oluşudur. Bu durumda, mevsimlik iş sözleşmesi kapsamında çalışan davacı  işçinin 1999 yılına kadar  olan çalışmaları için yıllık izin  hakkının doğmadığı kabul edilmelidir.
Bununla birlikte,  davacı  işçi 1999 yılında 11 ayın üstünde bir süre ile  çalışmış  olmakla sözü edilen yıl  bakımından çalışılan süre işçinin dinlenme hakkının  varlığını gerektirmektedir. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde mevsimlik  işlerde yıllık izin  hakkının doğmayacağı belirtilmiş ise de, yılın ne kadar bölümünde çalışılma halinde mevsimlik  iş sayılacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öyle ki  yılın  tamamına yakın bir bölümünde çalışılma halinde Anayasal temeli olan dinlenme hakkının  tanınmasının gerekeceği açıktır. Somut olayda da, davacı  işçi 1999 yılında 11 ayın üzerinde  çalışmış  olmakla,  çalışılmayan süre bakımından Anayasal dinlenme hakkını  kullanmasına imkan bulunmamaktadır. Bu durumda 1999 yılındaki fiili  çalışma süresine göre mevsimlik statüden  vazgeçilmiş,  taraflar arasında işçinin yıllık izin  ücretine hak kazanacak şekilde sürekli çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur.  Dairemizin istikrar kazanan kararlarında da çalışmanın 11 ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiş ve daha sonraki çalışmalar için  yıllık izin hakkının doğduğu  sonucuna varılmıştır(Yargıtay 9.HD. 23.10.2009 gün, 2008/ 5773 E, 2009/ 28807 K.; Yargıtay 9.HD. 16.3.2007 gün, 2007/ 5978 E, 2007/ 6827 K). 
Yapılan bu açıklamalara göre davacının  çalışmasının 11 ayın  üzerine  çıktığı 1999 yılı  ve sonrası  için işyerinde fiilen  çalışılan sürelere göre hesaplanacak olan izin  ücretinin kabulüne karar verilmeli, daha  önceki çalışmalar mevsimlik iş statüsünde geçmiş olmakla isteğin reddine dair hüküm kurulmalıdır. Mahkemece gerekirse bu yönden bilirkişiden ek  rapor alınmalı  ve sonucuna göre istekle ilgili bir karar verilmelidir. Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi  bozmayı gerektirmiştir...) 
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 30.11.2011 gününde  oybirliği ile karar verildi.
 
 
www.legalbank.net