|
T.C.
YARGITAY
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU
E. 1954/2
K. 1956/14
T. 27.6.1956
• KİŞİ ALEYHİNE AÇILAN DAVANIN REDDİ ( Dava Konusunun Kıymet Veya Tutarı Üzerinden Vekalet Ücreti Belirlenmesinin Gerekmesi )
• DAYANIŞMALI SORUMLULUK ( Davacıya Karşı Sorumlu Bulunan Birden Çok Gerçek ve Tüzel Kişilere Karşı Açılan Davanın Reddi )
• AVUKATLIK ÜCRETİ ( Davacıya Karşı Dayanışmalı Sorumlu Bulunan Birden Çok Gerçek ve Tüzel Kişilere Karşı Açılan Davanın Reddi )
• DAVA KONUSU KIYMET ( Vekalet Ücretinin Buna Göre Hesaplanması )
3499 s. Avukatlık K. m. 128-134 ( Bu yasa 1969 g. ve 1136 s. yasayla yürürlükten kaldırıldı. )
15.9.1941 tarihinde Tasdik Olunan Avukatlık Ücret Tarifesinin İzah ve Tatbik Tarzına Dair Umumi Hükümler
31.5.1944 g. ve E. 1942/34 K. 1944/21 s. Yg. İçt. Bir. K.
25.4.1945 g. ve E. 1943/21, 1944/7 K. 1945/9 s. Yg. İçt. Bir. K.
17.11.1948 g. ve E. 1942/5 K. 1948/8 s. Yg. İçt. Bir. K.
22.12.1948 g. ve E. 1944/28 K. 1948/13 s. Yg. İçt. Bir. K.
8.6.1949 g. ve E. 1949/10 K. 1949/9 s. Yg. İçt. Bir. K.
7.4.1954 g. ve E. 1953/12 K. 1954/9 s. Yg. İçt. Bir. K.
14.4.1954 g. ve E. 1953/4 K. 1954/14 s. Yg. İçt. Bir. K.
ÖZET : Davacıya karşı dayanışmalı sorumlu bulunan birden çok gerçek ve tüzel kişilere karşı açılan bir davanın, bu kişiler ( davalılar ) için ortak nedenden ötürü reddi durumunda dava konusunun kıymet veya tutarı üzerinden bir vekalet ücreti belirtilmesi gerekir.
DAVA : Müteaddid hakiki veya hükmi şahıs aleyhine açılan bir davanın reddi halinde davalılar için tayin ve takdir olunacak vekalet ücretinin taaddüt edip etmiyeceği hususunda Temyiz Dördüncü Hukuk Dairesinin 30.9.1949 tarih 4234/5000 sayılı ve 14.6.1951 tarih 4724/5201 sayılı ilamlariyle Ticaret Dairesinin 13.7.1951 tarih 3738/4105 sayılı ilamı arasında içtihat ihtilafı bulunduğu yolundaki Adliye Vekilliğinin 24.11.1951 tarih 14165 sayılı yazısı ve ilişiği ilamlar örneği Birinci Reislik tarafından Temyiz Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetine tevdi edilmekle keyfiyet müzakere olundu :
KARAR : Dördüncü Hukuk Dairesinin 14.6.1951 tarihli ilamı S. tarafından İktisat Vekilliği ile Ereğli Kömürleri İşletmesi aleyhine açılmış maden ocağı tesisat ve malzemesinin iadesi veya bedellerinin tahsili talebine mütedair davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi yolundaki hükme taalluk edip mahalli mahkeme reddedilen kısım için davalılar lehine vekalet ücreti taktir etmiştir. Temyiz ilamında ( Davalılar ayrı, ayrı hükmi şahsiyeti haiz müesseseler bulunmasına nazaran takdir olunacak ücreti vekaletin ayrı, ayrı gösterilmesi lüzumundan zühul olunması ) yolsuz görülmüş ve davalıların bu noktaya matuf temyiz itirazları kabul olunarak vekalet ücretine müteallik kısmı nakzedilmiştir.
Aynı dairenin 30.9.1949 tarihli ilamı ise; Başvekalet ile Maliye Vekilliği tarafından Ş. şirketi aleyhine ikame edilmiş bir davaya müteallik bulunmaktadır. Evvelce davalı şirket tarafından davacı Başvekalet ile Maliye Vekilliği aleyhine Devlet Şurasına iptal davası açılmıştır. Devlet Şurasınca hadisede husumet Başvekalete teveccüh etmiyeceğinden bahisle davalı mevkiinden çıkarılmış ve Maliye Vekilliği aleyhindeki iptal davası esas bakımından reddedilmiştir. Başvekalet ve Maliye Vekilliği Asliye Mahkemesine ikame ettikleri davada Devlet Şurasınca vekil ile temsil edildiklerini ileri sürerek vekalet ücretinin davalı şirketten tahsilini istemişlerdir. Asliye Mahkemesi yalnız Maliye Vekilliğinin vekalet ücreti talebini kabul, eylemiştir. Dördüncü Hukuk Dairesi: ( Davacılardan Başvekaletin Şurayı Devletler husumet noktasından davalı mevkiinden çıkarılması binnetice aleyhindeki davanın husumet sebebiyle reddi mahiyetinde olduğu gibi her iki davacının Şurayı Devlette aynı avukatlar tarafından temsil edilmesi, istenilen vekalet ücretinin vekile değil müvekkile ait olması bakımından, davacılardan Başvekaletin vekalet ücreti istemine engel olamayacağının gözönünde tutulmaması ) nı yolsuz görmüştür.
Temyiz Ticaret Dairesinin 13.7.1951 tarihli ilamı, Mete Vapuru sahipleri tarafından beş adet hakiki ve hükmi şahıs aleyhine açılmış bir davaya taalluk etmektedir. Mahalli mahkemesince davacıların dava hakkı bulunmamak noktasından dava reddedilmiş her bir davalı için ayrı, ayrı vekalet ücreti takdir olunmuştur. Ticaret Dairesi: ( Müddeabih meblağın tahsili ciheti tekerrür etmemek kaydiyle müteselsilen talep ve dava edildiğine ve davalılardan her birinin tediyede bulunması halinde hissesinden fazlasiyle diğer davalılara rücu edebileceğine ve dava reddedildiğine nazaran müddeabih nisbetinde taayyün edecek avukatlık ücretinin davalılara taksimi gerekirken bir müddeabih için beş davalı lehine ayrı ayrı ücret takdirinde isabet görülmediği ) neticesine varmıştır.
İçtihat ihtilafı müddeabihin müteaddit davalılardan müteselsilen tahsili talep ve dava edildiği ve dava reddolunduğu takdirde davalılardan her biri için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilip edilmeyeceği noktasına inhisar etmektedir. Bu hususta Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Avukatlık Kanununda ve avukatlık ücret tarifesinde sarih bir hüküm mevcut değildir.
Müteselsil borçluların gerek kendi aralarındaki münasebete ve gerek alacaklıya karşı hukuki vaziyetlerine müteallik Borçlar Hukukunun umumi hükümleriyle usule müteallik işbu ihtilafın halli mümkün görülmemiştir.
Bir tek davada aynı müddeabihin müteselsilen tahsili müteaddit davalılardan talep edilmesi ve davalılar için müşterek olan bir sebepten dolayı davanın reddolunması muvacehesinde müddeabihte ve davanın red sebebinde vahdet bulunduğu aynı noktada toplanan müdafaanın mahkemece kabul olunduğu, şu suretle davanın reddini temin hususunda davalılar vekillerinin müşterek mesailerinin aynı neticeyi verdiği gözönünde tutularak davacıya karşı müteselsilen mesul bulunan müteaddit hakiki veya hükmi şahıslar aleyhine ikame olunan bir davanın davalılar için müşterek sebepten dolayı reddi halinde müddeabihin kıymet veya miktarı üzerinden bir vekalet ücreti tayin ve taktir olunacağına, 27.6.1956 tarihinde karar verildi.
AYKIRI GÖRÜŞ
M. T. Sebük
Tevhidi İçtihat Heyetince halledilecek mesele: ( Müteselsil borçlu sıfatiyle dava edilen birden ziyade şahıslar aleyhine ikame edilmiş olan davanın reddi halinde davayı kazanmış olan müddeaaleyhlerin vekillerinden her birine ayrı ayrı vekalet ücreti mi takdir edilecektir yoksa bir tek vekalet ücreti takdir edilip te her müddeaaleyhi ayrı ayrı temsil etmiş olan vekillere bu bir tek ücret taksim mi edilecektir ) meselesidir.
Meselenin halli için; müteselsil borç münasebetinde bir tek borç münasebetimi, yoksa müteaddit borç münasebetimi vardır? Sualini meri hukukumuza ve ilmi esaslara göre cevaplandırmak lazımdır.
İsviçre ve Türk Hukukunun kabul ettiği müteselsil borç münasebetinde müteaddit borçlu ve müteaddit borç mevcuttur. Bu görüşün kanuni mesnetleri şunlardır :
1- Borçlulardan biri aleyhine dava ikamesi diğer borçlularla olan borç münasebetini sükut ettirmez, yalnız ifa veya ifa yerine kaim muamelelerle borç nihayet bulur.
2- Müteselsil borçlulardan birisine ait borcun sükutu diğerlerinin borcunun sükutunu icap ettirmez diğer borçlulara ait borç baki kalır. ( Madde: 145 fıkra 2 ). Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamış iken andan tehallüs etmiş ise diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nisbette bu beraetten istifade edebilirler.
3- Müteselsil borçlulardan birinin müruruzamandan feragatı diğer müteselsil borçlular karşı hüküm ifade etmez. ( B. K. madde: 139 fıkra ).
4- Müteselsil borçlulardan birinin muayyen bir şarta bağlı olması diğer borçlular için bu şartın bulunmaması mümkündür.
5- Müteselsil borçlulardan biri bir mehilden istifade edebildiği halde diğerleri etmeyebilir.
6- Muhtelif alacakların ayni zamanda vücut bulması lazım gelmez.
7- Borçlulardan birine karşı olan mutalebe hakkının hükümsüz olması diğerlerine karşı olan mutalebe hakkının hükümsüz olmasını istilzam etmez.
8- Alacaklı temlik veya borcun ibrası suretiyle her alacak üzerinde ayrı ayrı tasarrufta bulunabilir.
9- Alacaklı tarafından yapılan muacceliyet ihbar veya ihtarın ancak kendisine ihbar veya ihtar yapılan hakkında borcu muaccel kılar ve yalnız o borçluyu mütemerrit hale kor.
Şu kanuni ve hukuki sebeplerle müteselsil borç münasebetinde müteaddit borçlu ve müteaddit borç münasebeti olduğu tezahür ettiği gibi ilmi içtihatlar da bu görüşü teyit etmektedir. ( H. Oser Sehönenberger Borçlar Hukuku Şerhi sahife 903-904 No: 9, 10,11,
Becker sahife ... V. Tuhr Cevat Edeke tercümesi sahife 485 - 486. Fritz Funk. Borçlar Şerhi madde 142 ( 144 ). Sabri Şakir Fuat Hulusi Borçlar Kanunu Şerhi, sahife 305 ).
Müteselsil borç münasebetinde müteaddit borç münasebeti ve müteaddit borçlu olduğu böylece kabul edildikten sonra, alacaklı tarafından, müteselsil borçlu oldukları iddiasiyle müteaddit şahıslar aleyhine açılan bir davanın kaybedilmesi halinde ayrı ayrı vekille mahkemede kendilerini temsil ettirmiş olan borçlulardan her biri için davacının ayrı ayrı vekalet ücreti vermesi zaruri bir netice olur. Hukuken doğru olan bu netice mantıken ve usul kaideleri bakımından da doğrudur. Zira, alacaklı müteaddit şahsı dava etmekle bunlardan her birini ayrı ayrı masraf ihtiyar etmek ayrı ayrı vekil tutmak mecburiyetinde bırakmıştır. Vekalet ücreti masarıfı muhakemenin bir kısmıdır. ( Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu madde 423 fıkra 6 ).
Masarifi muhakeme ise bir davada haksız çıkan tarafa tahmil olunur. Alacaklı davada haksız çıkmış olduğundan müddeaaleyh borçlulardan her birinin ihtiyar ettiği masrafı ödeyecektir.
Davanın davalılar için müşterek olan bir defiden dolayı reddedilmesi halinde de durum, aynı olmak icap eder. Zira, borçluların müdafaa sebeplerinin müşterek bir noktada toplanacağı önceden kestirilemez. Diğer cihetten alacağın tamamı kendilerinden talep edilen borçlulardan her biri kendilerini müdafaa hususunda itimat ettiği bir avukatı tevkil etmek salahiyetini haizdir. Bu yüzden de müstakillen masraf ihtiyar edecektir. Davalının, davayı kazanmış olmasına rağmen bu masrafını davacıdan alamaması hukuki esaslarla kabili telif değildir.
İzah olunan sebepler muvacehesinde ekseriyetin kararı kanun hükümlerine ve ilmi ve hukuki esaslara aykırı bulunduğundan ekseriyet kararına muhalifim.
Şu noktayı da bilhassa belirtmek isterim ki, eğer müteaddit müteselsil borçlular aleyhine açılan dava borçlulardan her biri için ( Müşterek olmıyan derilerden ) şahsi münasebetten neşet eden defiden dolayı reddedilmiş ise her bir müddeaaleyh için davacı aleyhine vekalet ücreti takdir ve hükmedilecek demektir. Zira, kararın fıkrai hükmiye kısmında ( davanın davalılar için müşterek sebepten dolayı reddi halinde müddeabihin kıymet veya miktarı üzerinden bir vekalet ücreti tayin ve takdir olunacağı ) ibaresiyle bir tek vekalet ücreti sadece davanın müşterek defiden reddedilmesi sebebine hasredilmiştir.
|