Mesajı Okuyun
Old 23-04-2012, 12:48   #2
iemrah

 
Varsayılan

YARGITAY
1. Hukuk Dairesi 2002/14298 E.N , 2003/269 K.N.

İlgili Kavramlar

KOMŞULUK HUKUKU
MENİ MÜDAHALE DAVASI
MÜLKİYET
PENCERE AÇMAK VE BALKON ÇIKARMAK

Özet
KOMŞULUK HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN BİR MENİ MÜDAHALE DAVASINDA, DAVALININ AÇTIĞI PENCERENİN DAVACI PARSELİNE DOĞRU BAKTIĞI, YAPTIĞI NİZALI BALKONUN İSE KENDİ MÜLKİYET ALANINDA KALDIĞI ANLAŞILMAKLA, MAHKEMECE ÖNCELİKLE AÇILAN PENCERE VE YAPILAN BALKONUN KOMŞU PARSEL MALİKİNE NE GİBİ BİR ZARAR VERDİĞİNİN SAPTANMASI, BİR ZARAR DOĞMUŞSA BUNUN KATLANILMASI GEREKEN VEYA HOŞGÖRÜ SINIRLARINI AŞAN BİR NİTELİĞİ BULUNUP BULUNMADIĞININ, KONUNUN UZMAN BİLİRKİŞİLER ARACILIĞIYLA ARAŞTIRILMASI VE SONUCUNA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKİR.


İçtihat Metni

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, kayden maliki olduğu 45 parsel sayılı taşınmazına, davalının taşkın duvar yapmak, komşuluk hukukuna ve ruhsatına aykırı olarak da pencere açıp, balkon ve teras yapmak; ayrıca 383 parseldeki kömürlüğünün tabanını kırıp, boru geçirmek suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenilmesi, yıkım ve zararının tazminini istemiştir.

Davalı, tecavüzünün olmadığını, imara aykırılıktan dolayı da, davacının dava açmada hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının davacının taşınmazına elatması sabit olduğu, projesine aykırı olarak pencere, balkon yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

KARAR : Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.

Ancak, bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet; geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "bir şeye malik olan kimse o şeyden kanun dairesinde dilediği gibi tasarruf edebilir" hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur.

Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı Kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.

O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanmâ amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.

Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.

Somut olaya gelince; davalının, davacı parseline bakan tarafa da pencere açtığı ve kendi mülkiyet alanında balkon inşaa ettiği anlaşılmaktadır. Kural olarak, bu gibi durumlar imar mevzuatı ile ilgili olup, idareyi ve idari yaptırımı ilgilendirir.

Hal böyle olunca; öncelikle açılan pencere ve yapılan balkonun, komşu parsel sahibine ne gibi bir zarar verdiğinin saptanması, bir zarar doğmuşsa bunun katlanılması gereken ve hoşgörü sınırlarını aşan bir niteliği bulunup bulunmadığının konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.1.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.