14-04-2012, 14:14
|
#6
|
|
Bu konuda Feridun Yenisey'in makalesini okumuştum zamanında. Sizin konunuzla ilgili olarak, yazılı emir konusunda kesin bir kıstas yok. Feridun Yenisey yazılı emre dönüştürülmesi gerektiğini yazmış ancak süre konusuna hiç değinmemişti.
Benim dosyamda, tarih ve saat belliydi ancak 10 saat sonraydı. Dilekçemde, savcının 24 saat esasına göre MAKAMINDA nöbet tutması gerektiğini, evinde veya başka yerde nöbet tutmak gibi bir kavramın olamayacağını, suçun her zaman işlenebileceğini, makamında bulunmayarak "en kısa zaman" kıstasını genişletemeyeceğini vs vs beyan etmiştim.
Sizin olayınızda ise tarih bile belli değil. Yazılı emirle yakalama ve gözaltına alma karşısında, sanık lehine doğan haklar var. Böyle belirsiz bir durumda, müvekkilinizin hakların ihlal edildiğini, elde edilen ifadelerin hukuka aykırı hale gelebileceğini düşünüyorum. Ceza hukukunda her şey net olmalıdır.
Saat konusundaki çelişki de söz konusu soruşturmanın ve düzenlenen tutanakların, ceza hukukunda gösterilmesi gereken özene aykırı olarak yapıldığının delillerinden biri olacaktır.
Neticede üzülerek söylüyorum ki özellikle yerel mahkemeler bu hususları genellikle önemsemiyor. Ancak biz avukatlar reddedileceğini bilsek bile usul konusunda baskı yaparsak zamanla hukuka aykırı delil kavramı daha da oturacak ve en azından gelecekteki müvekkillerimiz insan haklarına uygun bir şekilde yargılanacaklardır.
|