Mesajı Okuyun
Old 14-04-2012, 14:00   #5
emredagli

 
Varsayılan

Anladığım kadarıyla boş bırakılan bu tarih yakalama,gözaltı ve teşhis tutanaklarında değil, C.savcısının sözlü emrini yazılı hale dönüştürdüğü tutanakta yer alıyor. CMK 161/3.m göre C.savcısının kolluğa verdiği emirler ; KURAL: Yazılı olmalı , İSTİSNA: Acele hallerde sözlü de verilebilir. Bu somut olayda şüphelinin kaçma ihtimali olduğu dikkate alınırsa acele hal olduğu var sayılabilir ve C.savcısının emrini sözlü vermesinde bir sıkıntı yok. Sizin kafanızın karıştığı husus, 161/3 te belirtilen bu sözlü emrin en kısa sürede yazılı olarak bildirilip bildirilmediği hususundadır. Gerçekten de 161/3 te de belirtildiği üzere C.savcısı eğer bir sözlü emir vermişse bunu en kısa sürede yazılı olarakta bildirmelidir. Yani C.savcısı bu bildirimi yapmak zorundadır. Fakat bu konuda C.savcısını kesin olarak bağlayıcı bir süre yoktur. Çünkü madde metninde "en kısa süre" kavramına yer verilmiştir. Bu da tahmin edersiniz ki somut olaydaki koşullara göre takdir edilecek bir kavramdır. Ancak sözlü emrin yazılı tekrarına ilişkin bu tutanakta tarih boş bırakıldığı için, şahsi fikrim şudur ki: C.savcısı şu an sözlü emrini yazılı olarak bildirmemiştir. Zira burada en kısa süre kavramını tespit edemeyiz. Çünkü tarihi net bilmiyoruz. Ama mahkeme tarafından hukuka aykırı delil olarak dikkate alınır mı, alınmaz mı o husus mahkemenin takdirinde diye düşünüyorum. Zira C.savcısının yapmak zorunda olduğu bu bildirim örneğin bu yakalama işleminin özünü etkileyen bir durum mudur buna mahkeme karar verecektir.
Yakalama tutanağı ile doktor raporu arasındaki saat farklarını ileri sürmeniz sizin lehinize olacaktır. Mahkeme bu hususta tereddüt uyandırabilirsiniz diye düşünüyorum.