10-04-2012, 22:50
|
#2
|
|
kıyı kenar,
Karar için teşekkür ederim.
AİHM kararlarında "toplumsal yarar ile bireysel menfaat arasındaki dengeyi sağlamak yönüyle, tazminata hükmedilirken,kararların içeriğinden kişinin talep ve dava hakkını M.K 1007 den ziyade tapu ile sahip olunan hakka,mülkiyete dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
Esasen,gerek kıyı kenar gerekse orman ile ilgili tapu iptal davalarında yasal dayanak T.M.K m.715(eski 641)olmaktadır.Ancak,M.K'nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunda(yeni4722- eski 864 sayılı) belirtildiği gibi kanunların geçmişe yürümeyeceği genel ilkedir.Bu durumda 1926 'dan önceki tapular geçerli olmalıdır.
Daha sonraki tapular yönünden olaya bakıldığında : Anayasalarımızda:1924'de ormanların istimlakinden,1945 'de ormanları devletleştirilmesi ve karşılıklarının ödenmesi,1961 'de kıyıların korunması... kanunla gösterilir şeklindedir.
İlk olarak : 1982 tarihli Anayasamızda m.43,"Kıyılar,Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır."m.169 "....Bütün ormanların gözetimi Devlet'e aittir."
Dolayısıyla mevzuata göre örneğin 1930,1940 'lı yıllarda usulüne uygun olarak alınan tapuların yasal oluşumunu engelleyen bir hüküm yoktur. M.K 715'in incelenmesi gerekir : Bu madde'de ise, özel mülkiyete konu olamayacak şeyler tek tek sayılmıştır.Örneğin kıyılar burada yer almamaktadır.1990 yılındaki 3621 sayılı kıyı kanundan önceki tapular aihm kararlarında da belirtildiği gibi geçerli olmalıdır.Ayrıca, sonradan çıkan yasanın geçmişi etkilemesindeki ayrıcalık(kamu düzeni v.s)araştırılması gereken bir konudur.
Neticede, açılacak davalarda yasal dayanağı, mülkiyet hakkına temellendirmek daha tutarlı ve geniş kapsamlı olacak, zammanaşımı yönünden de,mülkiyette zamanaşımı (Anayasa Mah.E.2002/112,K.2003/33 ; tevhidi içtihat E.1954/1,K.1956/6)olamayacığından süre, ile bağlı kalınmayacaktır düşüncesindeyim.Ancak şu an için sunduğunuz 20.Daire kararından daha iyisi herhalde yok. Daha iyi bir karar oluşana kadar zamanaşımına dikkat ederek davranmak gerekecektir.
İyi çalışmalar dilerim.
|