10-04-2012, 21:06
|
#5
|
|
T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/429
Karar: 2010/2408
Karar Tarihi: 18.03.2010
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - ALACAKLILARDAN MAL KAÇIRMAK AMACI - TAŞINMAZIN DÜŞÜK BEDELLE VE KISA ARALIKLARLA EL DEĞİŞTİRMESİ - MALI ELİNDE BULUNDURAN DÖRDÜNCÜ KİŞİNİN KÖTÜ NİYETLİ OLUP OLAMADIĞI - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ
ÖZET: Olayda, mahkemece malı elinde bulunduran dördüncü kişinin kötü niyetli olduğunun kabulü halinde davacı tarafa yalnızca taşınmaz üzerinde alacağına yetecek oranda cebri icra yetkisi tanınması veya malı elinde bulunduran davalının iyi niyetli olduğunun kabulü halinde ise taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmadan malı elinden çıkaran davalının malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında tazminata mahkum edilmesi gerekirken hem tazminata hem de taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş olması doğru değildir.
(2004 S. K. m. 277)
Dava: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, kararda yazılı sebeplerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içerisinde davalı F. H. P. mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, davalılardan E. C. Ö.’ın müvekkiline olan borcu sebebiyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borçlarına yetecek haczi kabil mallarının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ilişkin taşınmazı davalılardan E. P.’na, onun da sair davalı F. H. P.’e sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptal edilmesine karar verilmesini talep etmiş, davalılardan F. H.’un ölmüş olması sebebiyle mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece tasarrufa konu taşınmazın düşük bedelle ve kısa aralıklarla el değiştirmesi sebebiyle davanın kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı E. C. tarafından sair davalı E. P.’na yapılan satışa ait tasarrufun iptali davası bedele dönüştüğünden 165.000.00 TL. nin davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olarak davalı E. P.’ndan tahsiline, yine davalı E. P. tarafından davalılardan F. H. P.’e yapılan satışa ait tasarrufun iptali ile davacı tarafa cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı F.H. P. mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına, dördüncü kişi F. H. P.’in annesi N. ile borçlu davalı E. C. Ö.’ın boşandığı eşinin babası T.’in kardeş olmalarına, bu halde F. H.’un borçlunun mali durumu ile alacaklılara zarar verme kastını bilebilecek halde olduğunun anlaşılmasına ve kararda yazılı sair gerekçelere göre davalılardan İ., M. F., A. R. ve R. P.’in diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak İİK’ nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişi satın aldığı malı elinden çıkarmış olması ve dördüncü kişinin iyi niyetli olması halinde elinden çıkardığı malın değeri oranında alacaklı davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi, dördüncü kişi de davaya dahil edildiği ve kötü niyetli olduğunun anlaşılması halinde tasarrufun iptal edilmesine karar verilmesi gerekir. Bir başka anlatımla davanın kabulüne karar verilmesi halinde ve malı elinde bulunduran kişinin kötü niyeti kanıtlandığı takdirde artık üçüncü kişi tazminata mahkum edilmeyip tasarrufun iptal edilmesine ve taşınmaz üzerinde cebri icra yapma yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerekir. Somut olayda mahkemece davalıların tümünün kötü niyetli olması sebebiyle davanın kabulüne ve 165.000.00 TL. tazminatın davalılardan E. P.’ndan tahsiline yine tasarrufa konu taşınmaz üzerinde davacı tarafa cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiştir. Bu halde mahkemece malı elinde bulunduran dördüncü kişinin kötü niyetli olduğunun kabulü halinde davacı tarafa yalnızca taşınmaz üzerinde alacağına yetecek oranda cebri icra yetkisi tanınması veya malı elinde bulunduran davalının iyi niyetli olduğunun kabulü halinde ise taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmadan malı elinden çıkaran davalının malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında tazminata mahkum edilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hem tazminata hem de taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalılardan İ., M. F., A. R. ve R. P. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istem halinde temyiz eden davalı M. F., A. R. ve R. P.’e geri verilmesine 18.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
|