Mesajı Okuyun
Old 09-04-2012, 16:46   #12
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Teşekkürler sayın Öksüz,

Bana göre problem zaten yukarıdaki alıntınızda; çünkü sözleşmede vaad edilen yer belirlenebilir nitelikte olmadığından ifa olanağı bulunmayan satış vaadi sözleşmesinin iptali gerekir diye düşünüyorum. Somut örnek birebir probleme misal oluşturuyor:

-İl belirtilmiş olsa da intikal etmiş taşınmaz niteliği ve sayısı belli değil, (her gün yeni bir taşınmaz çıkıyor muris adına mesela)

-Şu ana kadar bulunmuş 12 taşınmaz var diyelim. Bunlardan 5 tanesi davanın açılmasından sonra tespit edilmiş mesela, yine bunlardan 5 tanesinin üzerine şerh işlenmiş (ki şerh işlenip işlenmemesinin sözleşmenin sıhati açısından önemi yok) diğerlerine işlenmemiş, ayrıca mahkeme " keşif yapacam ey davacı, bana taşınmazları bildir " demiş, davacı vekili 4 taşınmaz bilgisi vermiş:

-Bu noktada harç da, görev de taraf insiyatifine bırakılamayacak diğer bir ifade ile kamu düzenine ilişkin hususlar. Şimdi davacı vekili 4 taşınmaz bildirdi diye harcı veya görevi buna göre belirlersek de davanın neticesinde aynı karar (sözleşmenin iptaline veya davanın reddine) çıkacak, 10 taşınmaz bilgisi belirtsek de aynı karar çıkacak. Burada bir çelikşi var diyorum ve başa dönüyorum: İfa olanağı bulunmayan sözleşmenin geçersizliğine karar verilmelidir
Rica ederim Sayın YİĞİT

Durum değerlendirmesi açısından bir karar ekleyelim :

Yargıtay 14. HD, 13.10.2008 T., Esas: 2008/8767, Karar: 2008/11491: "Dava, 12.04.1985 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.


Mahkemece, 541, 542, 543, 546 ve 548 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin istek hüküm altına alınmış, 552 parselle ilgili dava reddedilmiştir.

Hükmü, davacı ve davalılardan K____, H____, A____, F____ ve S____ temyiz edilmiş, karar dairemizin 11.12.2003 günlü ilamı ile bozulmuştur.

Mahkemece, dairemizin bozma ilamına uyularak aynı taşınmazlar hakkındaki dava kabul edilmiş, 552, 823 ve 827 parsellere ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davalılar F____, H____, A____ ve K____ temyiz etmiştir.

Taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle ileride esas sözleşme yapılması, diğer bir deyişle satım akdi icrası kararlaştırıldığından satış vaadi sözleşmesinin ileride yapılacak taşınmaz satış sözleşmesinin esaslı unsurlarını ihtiva etmesi gerekir. Doğru olanı satış vaadi sözleşmesine ileride satışı yapılacak taşınmazın tapu kütüğünde kayıtlı olduğu yerin, kayıt tarihinin, ada ve parsel numarasının yazılması, şayet çapa bağlı bir taşınmazdan muayyen bir bölümün satışı vaat olunuyorsa bunun çap üzerinde metrekaresi belirtilerek işaretlenip sözleşmeye eklenmesidir. Sözleşmede satışı vaad olunan taşınmazla ilgili yeterli açıklık yoksa sözleşmenin ifa kabiliyeti olmayacağından bu gibi sözleşmeler geçerli sayılmaz. Zira, "sözleşme konusunun belirli olması" unsuru da taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin geçerliliğinde aranan temel unsurlardandır.

Ancak Yargıtay, bu unsurun kesin olarak satış vaadi sözleşmesinde belirtilmesini zorunlu görmemektedir. Yargıtay uygulamasına göre, bunların belirli veya belirlenebilir olmaları gerekli ve yeterlidir. Değişik söyleyişle bu konuda belirtilebilir olmak yeterlidir.

Diğer taraftan belirli ya da belirtilebilir olma yönünden önemli olan, sözleşmenin kurulduğu an değil, ifa anıdır.

Somut olaya gelince; dayanılan 12.04.1985 günlü satış vaadi sözleşmesin de sözleşmenin konusu "muris H____'den intikal etmiş, Tapulama Mahkemesinin 1970/104 sayılı dosyasında kayıtları bulunan H ... T .... Köyü K... Mevkiinde kain, ... Çiftliği namı ile maruf gayrimenkuldeki hak ve hisselerin tamamı"dır. Satış vaadi sözleşmesindeki "belirlenebilirlik" unsurunun varlığını bu sözcüklerde aramak gerekir. Buna göre, 12.04.1985 tarihli satış vaadi sözleşmesinin konusu iki unsurun bir araya gelmesiyle tayin edilebilir. Bunlardan ilki dava konusu taşınmazların Tapulama Mahkemesinin 1970/104 esasında kayıtları bulunması, ikincisi ise bu taşınmazların H... T... Köyü K... Mevkiinde kain, Çiftliği namıyla maruf mevkide olmasıdır. O yüzden mahkemece, Tapulama Mahkemesinin 1970/104 Esas sayılı dosyası eksiksiz getirtilmeli, bu dosyada bulunan kayıtlardan H...T... Köyü K... Mevkiinde kain, ... Çiftliği namıyla maruf taşınmazların hangileri olduğunun belirlenmesi, bunların dava konusu yapılan 541, 542, 543, 546 ve 548 parseller olduğu saptanırsa davanın şimdiki gibi hüküm altına alınması, aksi takdirde sözleşmenin ifa olanağı bulunmayacağından davanın reddi gerekeceğinin düşünülmesi gerekir..."

Somut olayınızda: ifa anının gelip gelmediği oldukça önem arz ediyor:
Alıntı:
Yazan Av. İbrahim YİĞİT
Satış vaadi sözleşmesinde belirgin bir taşınmaz bilgisi bulunmayıp, murislerimden intikal edecek İstanbul ve Tekirdağ sınırlarındaki taşınmazlar denmektedir
İstanbul ve Tekirdağ sınırları...? Belirlenemez mi?
İntikal etmiş mi? Etmişse:
Alıntı:
Yazan Av. Nevra Öksüz
...M'nin payı iştirakten müştereğe çevrilmediği sürece ifa olanağı olmadığından ...
Elbirliği mülkiyeti mi söz konusu; müştereğe çevrilmiş mi? ...

(gibi gibi )

Yine de deliller sizde; umarım istediğiniz şekilde sonuç alabilirsiniz...

P.S: Somut durum açısından pacta sunt servanda'nın karşısındaki "akde tahammül süresi" yönünden de bir araştırma yapmanızı öneririm. Bu konuda YHGK kararı vardı; bulunca sizin için şerhlerimize eklerim...

Sonradan eklenen not:
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=13428

Saygılar...