|
|
|
|
|
|
Sayın meslektaşım, HMK ya göre artık ıslaha gerek var mı ?
|
|
 |
|
 |
|
Eğer belirsiz alacak davası olarak nitelenip öyle dava biter ise tabidir ki ıslah gerekmez. Zira ıslaha başvurmadan, iddianın genişletilmesi yasağına da tabi olmadan talep dava sırasında ortaya çıkan değere göre artırılabilir. Ancak böyle yapabilmek için HMK 107/2'ye göre tahkikat sonucu bir bedelin tespit edilmesi gerekir. Oysa meslekdaşımızın sorusunda bir alacağın hesaplanamadığı belirtilmektedir. Alacak hesaplanamadığına göre ıslah hususu artık tartışma dışıdır. Olaydaki hakimin belirsiz alacak davası olarak niteleyip davayı öyle bitirmesinin de somut olayda bir faydası olmaz. Çünkü davacı meslekdaşımız dava sonunda BİR BEDEL ARTIRIMI YAPAMAYACAK, ARTIRMA YAPACAĞI BİR BEDEL TESPİT EDİLMEMİŞ. BU DURUMDA TEK YAPILMASI GEREKEN YUKARIDAKİ MESAJLARIMIZ DOĞRULTUSUNDA YENİ BİR DAVA AÇILMASIDIR.
İster HMUK olsun ister HMK'ya göre olsun her zaman ıslaha gerek duyulabilir. X nedenine dayalı, olarak hesap edilecek tazminatın verilmesi yerine Y nedenine dayalı olarak hesap edilecek tazminatın verilmesini isteyebilmek için ıslah yapmak zorundasınız. Bu HMUK döneminde de böyle idi, HMK döneminde de böyledir. HMK ıslah kurumunu ortadan kaldırmış değildir bilakis geliştirmiştir. Islah yanında maddi hataların düzeltilmesi, belirsiz alacak vesaire düzenlemeler ile başlangıçta yapılan işlemlerin tamiri için birkaç farklı yol getirilmiştir.
Özellikle HMK'daki belirsiz alacak davası konusunda pek çok meslekdaşımız hata yapmaktadır. Sanılanın aksine HMK 107'deki belirsiz alacak davası çok sınırlı bir alanda uygulanabilecektir. Oysa davanın belirsiz alacak davası olup olmayacağı davayı açanın ne kadar alacağı olduğunu tespit edebilme durumuna göre tespit edilir. İşçi alacaklarında dahi davacının alacaklarını baştan tespit edebileceği kabul edilmektedir. Bu bakımdan belirsiz alacak davası hükmüne güvenilmemelidir. Aynı şekilde kısmi dava (HMK 109) hükmüne de güvenilmemelidir.
Selamlarımla..