|
Sorumluluğun doğacağını düşünmüyorum. Aksini düşünürsek her davada Avrupa insan hakları mahkemesine kadar gitmemiz gerekecek. Cezai yönden olmasa da tazminat yönünden bir karar ekliyorum. Kolay gelsin.
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/429
Karar: 2001/2307
Karar Tarihi: 15.03.2001
ÖZET: Davada verilen hükmün temyiz süresi içinde görevde olan yeni yönetim kurulu üyelerinin o davada verilen hükmün temyiz edilmemesi yönünde işbu davanın davalılardan E. ‘ye talimat verip vermedikleri, E.'in temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkillerine bildirip bildirmediği, hüküm temyiz edilse idi, müvekkilleri lehine bir sonuç istihsal edilip, edilmeyeceği hususlarının araştırılması ve tartışılması gerekir.
(818 S. K. m. 41, 390) (1136 S. K. m. 34) (6762 S. K. m. 341)
Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesince verilen 27.9.2000 tarih ve 1999/331-2000/425 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili ile davalılar S., A., E., B. ve D. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup; incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin denetçiliğini yaptığı kooperatif aleyhine bir üyenin açtığı dava sonunda tazminata ilişkin verilen hükmün, davalılardan Ekrem'in kooperatif vekili olduğu halde kararı temyiz etmemesi sonucu kesinleştiğini, ilamda yazılı miktarı ödemek zorunda kalan kooperatifin bu zararından yönetim kurulu üyesi diğer davalıların da sorumlu olduğunu, 20.6.1999 tarihli Genel Kurulda <gerekli görüldüğü taktirde yetkili kooperatif organının ilgililer hakkında TTK'nun 341. maddesine göre sorumluluk davası açmaları için yetkili kılınmalarına> karar verildiğini ileri sürerek 369.893.763 liranın 23.5.1999 ödeme tarihinden itibaren reeskont oranında faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar S., A., E., B. ile D., genel kurulda haklarında dava açılmasına karar verilmediğini, yönetim olarak yapılan değerlendirme sonucunda kararın temyiz edilmemesinin kooperatif yararına olacağının düşünüldüğünü, ilamda yazılı miktarın 13.4.1997 tarihinde değişen yeni yönetim tarafından ödendiğini, dolayısıyla sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Diğer davalılar da davanın reddini istemişlerdir.
Mahkeme'ce; iddia, savunma, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacının temyizi ile, 9.4.1997 tarihli kararın bozulması üzerine, yapılan yargılamada; davalı kooperatifin ödemesi gereken bir borç belirlenmiş ise de, kararı temyiz etmemesi sonucu diğer taraf lehine kazanılmış hak doğduğu için sonuçta 125.256.482 lira tazminata mahkum olduğu bu ve kararın onanarak kesinleştiği, ancak davalılar E. ile M.'nın karar tarihinden önce görev yaptıkları, kooperatif vekili durumundaki davalı E.'in ise diğer davalıların kararın temyiz edilmemesi yönündeki talimatı nedeniyle kararı temyiz etmediği, diğer davalıların gerek talimatı veren durumunda olmaları gerekse karar tarihinden sonra 13.4.1997 tarihine kadar görevde kalmaları dolayısıyla kararın temyiz edilmemesinden sorumlu oldukları, anlaşıldığından davanın, dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte kabulüne, karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ile davalılar S., A., E., B. ile D. temyiz etmişlerdir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar S., A., E., B. ile D.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 9.4.1997 tarihli kararı, o davada davalı olan Bahçelievler Yapı Kooperatifinin vekili olan işbu davanın davalılarından E.'e 29.7.1997 tarihinde tebliğ edilmiş olup, temyiz süresi o tarihte başlamıştır. Bu tarih itibariyle yönetim kurulu üyeleri işbu davanın (E. dışında kalan) davalıları olan üyeler değildir. İş bu davada verilen hükmü temyiz eden davalılar S., A., E., B., ile D.'ın, yönetim kurulu üyelikleri, 13.4.1997 tarihli genel kurulda yapılan yeni üye seçimi ile sona ermiştir. Bu durumda, bu davalıların Avukat E.'e o davada hükmü temyiz etmeme talimatı vermiş olmaları mümkün değildir. Dolayısıyla, bu davalıların kararın temyiz edilmemesinden sorumlu tutulmaları doğru olmamıştır.
O halde, bu davalılar hakkında da davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulü, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacılar vekilinin temyizine gelince; avukatlar BK'nun 390. maddesi uyarınca görevlerini özen ve doğruluk içinde yerine getirmek durumundadırlar. Vekillik yaptığı davada verilen hükmü temyiz edip, etmemesi hukuki taktirine bağlı olmakla beraber, temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkiline bildirmesi gerekir. Hükmü temyiz etmemek ve temyiz etmeyeceğini de müvekkiline bildirmemek suretiyle müvekkilini zarara uğratan bir avukatın tazminata mahkum edilebilmesi için, hükmün temyiz edilmemiş ve bunda avukatın kusurlu olması yeterli değildir. Bundan başka, hüküm temyiz edilse idi Yargıtay'ın hükmü bozacağı hususunun da ispat edilmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece, o davada verilen hükmün temyiz süresi içinde görevde olan yeni yönetim kurulu üyelerinin o davada verilen hükmün temyiz edilmemesi yönünde işbu davanın davalılardan E.'e talimat verip vermedikleri, E.'in temyiz etmeyeceği kanaatini müvekkillerine bildirip bildirmediği, hüküm temyiz edilse idi, müvekkilleri lehine bir sonuç istihsal edilip, edilmeyeceği hususlarının araştırılması ve tartışılması gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçelerle davalılardan E. hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
4- Yukarıda açıklanan bozma neden ve şekline göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle, davalılar S., A., E., B., ile D.'ın sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle, bu davalıların ve davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalılar ve davacılar yararına BOZULMASINA, 4 nolu bentte açıklanan nedenle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 15.03.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
|