Mesajı Okuyun
Old 26-03-2012, 00:11   #5
egemen48

 
Varsayılan

(3095 S. K. m. 1, 2)
danıştayın 2004/5371 2005/4632 sayılı kararı
fakat hala maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğini savunuyorum .keza avukat olan birisinin bir yıl önce işe başlayıp da çok iyi bir dava alamayacağını kim bilebilir.fakat burada da piyasada yeni başlayan avukatlara verilen ücret ortalama alınmalıdır.bu sadece hukuk mezunları için verdiğim örnek,elbette bu örnek diğer meslekler için de geçerlidir



İstemin Özeti: ... Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi iken, davacının bir hafta ve bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezalarıyla cezalandırılması yolundaki işlemlerin idare mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi dolayısıyla, bu işlemler nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen toplam 10.268.000.000.-lira maddi ve 5.000.000.000.-lira manevi zararın faiziyle birlikte giderimi istemiyle açılan davada; söz konusu işlemler nedeniyle bir yıl geç mezun olunduğu ve bir yıl öğretmenlik mesleğine geç başlanıldığı, bir yıl önce öğretmen olunması durumunda maaş alacağı ileri sürülerek davacı tarafından maddi tazminat isteminde bulunulmuş ise de, bu zararın muhtemel ve doğmamış bir zarar olarak algılanmasının gerektiği, davacının barınma, iaşe, yol ve sosyal ihtiyaçlarının karşılığı olarak belirttiği miktarların gerçek olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgenin de sunulamadığı gerekçeleriyle davacının maddi tazminat isteminin tamamını reddeden, manevi tazminat isteminin ise 2.000.000.000-liralık kısmını faiz yürütülmeksizin kabul eden Konya 1. İdare Mahkemesinin 05.05.2004 gün ve E:2003/493, K:2004/432 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kabule ilişkin kısımları davalı idarece redde ilişkin kısımları ise davacı tarafından 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Nihat Toktaş'ın Düşüncesi: İdarenin temyiz isteminin reddi, davacının isteminin ise manevi tazminata faiz yürütülmemesi yönünden kabulü gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Eren Sonbay'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık; ... Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi iken, davacının bir hafta ve bir yarıyıl okuldan uzaklaştırma cezalarıyla cezalandırılması yolundaki işlemlerin idare mahkemesi kararlarıyla iptal edilmesi üzerine, bu işlemler nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen toplam 10.268.000.000.-lira maddi ve 5.000.000.000.-lira manevi zararın faiziyle birlikte giderimi isteminden doğmuştur.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

Davalı idare ve davacı tarafından <manevi tazminata faiz yürütülmemesi dışında> öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Mahkeme kararının hükmedilen manevi tazminata yasal faiz yürütülmesi isteminin reddine ilişkin kısmına gelince;

Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.

Manevi tazminata hükmedilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi ve idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetini rencide edilmiş bulunması gerekir.

Manevi zararın tazminine hükmedilirken ilgililerin sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın kısmen giderilmesini ifade edecek, idarenin hukuka aykırılığını ortaya koyacak ve hukuka aykırılığı özendirmeyecek bir miktarın belirlenmesi gerekmektedir.

Manevi tazminatın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında, manevi zararın telafisi için hükmedilecek miktara dava açma tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin yasa uyarınca faiz yürütülmesini gerekli kılmaktadır.

Bu durumda; mahkeme kararının, hükmedilen manevi tazminata yasal faiz uygulanması isteminin reddine ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; davalı idare ve davacının <manevi tazminata faiz yürütülmemesi dışındaki> temyiz istemlerinin reddine, İdare Mahkemesi kararının; hükmedilen manevi tazminata yasal faiz uygulanmamasına ilişkin kısmının ise bozulmasına ve bozulan bu kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 14.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)