Mesajı Okuyun
Old 21-03-2012, 09:13   #2
denizizm

 
Varsayılan

"gerçek mirasçılar gősterilmeden alınan veraset ilamına istinaden ve művekkilimden alınan vekaletname" soruyu tam olarak anlayamadım.müvekkilinizin mirasçı olarak görünmediği veraset ilamı mı var? eğer böyle ise müvekkilinizden neden vekaletname alınmış? eğer veraset ilamında müvekiliniz mirasçı olarak görünmüyor ise ve bu veraset ilamına dayalı işlem yapıldı ise (veraset ilamı iptal ettirmişsiniz) taşınmaz intikallerden sonra devir edilmiş ise devir edilen kişiler kötüniyetli olmak kaydıyla bu kişilere karşı tapu iptal ve tescil bunun mümkün olmaması halinde müvekkillerinize düşen pay oranında mirasçılardan tazminat talep edersiniz.tapuda görünen kişi iyiniyetli ise tapuda mevcut kayda güvendiğinden iyiniyetli kişi açısından yapılacak bir şey yoktur.bu halde de yine müvekkillerinize düşen pay oranında mirasçılardan tazminat talep edersiniz.1. Hukuk Dairesi 2005/7178 E., 2005/8707 K.

İYİNİYET
TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI
YOLSUZ TESCİL

"İçtihat Metni"

T.C
YARGITAY
1.HUKUK DAİRESİ
Sayı:
Esas 2005 Karar
7178 8707 YARGITAY İLAMI

Mahkemesi :B. 1. As.H.H.
Tarihi :29.12.2004
Nosu :127-732
Davacı :Mehmet
Davalı :Mustafa vs.
Üçüncü Şahıs :

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,davalılardan Hüseyin ile birlikte miras bırakan Nesime in mirasçısı bulunduğunu,adı geçen davalının kendisini ketmederek miras bırakana ait 19 sayılı parseli önce kendi üzerine geçirip daha sonra da diğer davalıya sattığını ileri sürmüş,tapunun payı oranında iptaliyle adına tescilini,olmadığı takdirde satış tarihindeki rayiç değerinin satış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Hüseyin'den tahsilini istemiştir.
Davalı Hüseyin,iddianın doğru olmadığını belirtmiş,diğer davalı Mustafa ise kayda güvenerek taşınmazı iyiniyetle satın aldığını ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,davalı Mustafa'nın iyiniyetle taşınmazı satın aldığının anlaşıldığı gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine,davacının mirasçılığının veraset belgesi ile ispatlandığından davalı Hüseyin yönünden davanın kabulüyle 22.500.000.000 TL. nin tahsiline karar verilmiştir.
Karar,davacı ve davalı Hüseyin tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 12.7.2005 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden M.Ali vekili,yine temyiz eden Hüseyin ile temyiz edilen vekili geldiler,duruşmaya başlandı,süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi,duruşmanın bittiği bildirildi,iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, ketmi verese iddiasına dayalı tapu iptali-tescil,olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece,bedele hükmedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden,çekişmeli 19 parsel sayılı taşınmazın,kayıt maliki Nesime'nin 21.1.2003 tarihinde ölümü ile davalı Hüseyin tarafından ibraz edilen veraset ilamına dayalı olarak bu kişi adına intikalinin sağlandığı,aynı tarih bir sonraki yevmiye ile diğer davalı Mustafa'ya satış yoluyla temlik edildiği görülmektedir.
Davacı tarafından dosyaya sunulan hasımlı veraset ilamından ise davalı Hüseyin'in miras bırakanın tek mirasçısı olmadığı,davacının da murisin mirasçısı bulunduğu sabittir.
Bu durumda,yanılgılı veraset ilamına göre yapılan intikalin yolsuz tescil niteliği taşıdığı,iddia edildiği üzere davacının ketmedilmesi suretiyle sağlandığı açıktır.Esasen bu olgu mahkemenin de kabulündedir.Davalı Hüseyin'in temyiz itirazı yerinde değildir.Reddine.
Diğer taraftan, taşınmazı yolsuz tescille edinen Hüseyin'den satın alan davalı Mustafa'nın iktisabının iyiniyetle gerçekleşmiş olması halinde Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmünce korunacağında da kuşku yoktur.Ne var ki, mevcut deliller ve tanık anlatımlarından ,çekişme konusu taşınmaza komşu dükkan sahibi davalı Mustafa'nın ketmiverese olgusunu bilebilecek konumda bulunduğu,hatta bu hususta uyarıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan,anılan davalının konumu itibariyle Türk Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında özen borcunu yerine getirdiği de söylenemez.
Hal böyle olunca,davalı Mustafa'nın Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi anlamında iyiniyet savunmasına değer verilmesi olanağının bulunmadığı gözetilerek davanın ayın olarak karara bağlanması gerekirken bedele hükmedilmesi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazı yerindedir.kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,4.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren Avukat Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 400,00 YTL. duruşma Avukat parasının temyiz edilenden alınmasına,alınan peşin alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,12.7.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

karardan görüleceği üzere "taşınmazı yolsuz tescille edinen Hüseyin'den satın alan davalı Mustafa'nın iktisabının iyiniyetle gerçekleşmiş olması halinde Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmünce korunacağında da kuşku yoktur.Ne var ki, mevcut deliller ve tanık anlatımlarından ,çekişme konusu taşınmaza komşu dükkan sahibi davalı Mustafa'nın ketmiverese olgusunu bilebilecek konumda bulunduğu,hatta bu hususta uyarıldığı anlaşılmaktadır." 3.kişi iyiniyetli olması halinde 1023 gereği kazanımı korunacaktır.