Mesajı Okuyun
Old 13-03-2012, 19:03   #3
Av. Alper KOÇ

 
Varsayılan

Sayın garani' nin vekalet ücretine ilişkin yorumuna katılmakla birlikte, masrafların dosyanıza ödenmesi gerektiğini düşünüyorum.

İİK.'nun 138/2 nci maddesine göre;

"Haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar önce satış tutarından alınır ve artan para takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nispetinde paylaştırılır."

Aynı maddenin 3 üncü fıkrasına göre; vekalet ücreti takip masraflarından olup, 166 inci maddesindeki özel düzenleme haricinde, önceliği bulunmamaktadır.

Aşağıdaki Yargıtay Kararı konuyu özetlemektedir.

T.C. YARGITAY

19.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/7486
Karar: 2005/11939
Karar Tarihi: 01.12.2005


SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI - PARALARIN PAYLAŞTIRILMASI ZAMANI MASRAFLAR VE VEKALET ÜCRETİ - VEKALET ÜCRETİNİN TAKİP MASRAFLARINDAN SAYILMASI GEREĞİ

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu'nun Paraların paylaştırılması zamanı, masraflar ve vekalet ücretine ilişkin maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi bütün alacaklıları ilgilendiren masrafların satış tutarından öncelikle ayrılacağını kabul etmiş ise de, vekil aracılığıyla yapılan takiplerde vekalet ücretinin bu kapsamda sayılmayacağı kuşkusuzdur. Anılan fıkranın son cümlesine göre vekalet ücreti, takip masraflarından sayılmalı ve her alacaklıya ait olduğu sıra içinde verilmesi gerekir.

(6183 S. K. m. 21) (1086 S. K. m. 275, 388, 416, 417) (2004 S. K. m. 138)

Dava: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili düzenlenen sıra cetvelinde vekalet ücretine öncelikle pay ayrılmadığını; davalı kurumun iştirake alınan haczinin ise takip konusu borç için olmadığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili müvekkili kurum alacağı için girişilen 1999/2208 ve muhtelif takip dosyalarından bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine 24.05.2000 günü haciz konulduğunu ve sıra cetveli düzenlenmesi aşamasında alacak tutarının icra müdürlüğüne bildirildiğini, anılan haczin itirazlı alacaklar nedeniyle kaldırılmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İcra Mahkemesi'nce yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388/3 ncü maddesine göre mahkeme kararının gerekçesinde delillerin tartışması, red ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin gösterilmesi gerekir. Mahkemece anılan yasanın 275 nci maddesine aykırı olarak bilirkişiye müracaat edilmesi yerinde olmadığı gibi gerekçe de içermeyen kararın hüküm kısmında, hükmün bir parçası sayılamayacak rapor içeriğine atıf yapılmak suretiyle dava hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2- İcra ve İflas Kanunu'nun 138 nci maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi bütün alacaklıları ilgilendiren masrafların satış tutarından öncelikle ayrılacağını kabul etmiş ise de, vekil aracılığıyla yapılan takiplerde vekalet ücretinin bu kapsamda sayılmayacağı kuşkusuzdur. Anılan fıkranın son cümlesine göre vekalet ücreti, takip masraflarından sayılmalı ve her alacaklıya ait olduğu sıra içinde verilmelidir. Aksine görüşe dayalı bilirkişi raporuna atıf yapan hükümde isabet görülmemiştir.

3- Davalı yanın temyizi daha önce konulmuş bulunan kurum hacizlerine öncelik verilmesi gerektiğine ilişkindir. Dosya kapsamı belgelere ve davalı yanın beyanlarına göre, 24.05.2000 tarihli davalı haczi başka takip dosyalarından konulmuş ve anılan borçlar ödenmiştir. Davalı kurumun, borçlunun başkaca borçları bulunması nedeniyle bu hacizleri terkin ettirmediği anlaşılmaktadır. Sıra cetveline dahil edilen 2003/33 sayılı davalı takibinden konulan haciz satıştan sonraki bir tarihi taşıdığından, davacı yanın 6183 sayılı yasanın 21/I nci maddesinden yararlanmasına da hukuki imkan bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı kurumun bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

4- Davacı yanın temyiz itirazı, yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasının doğru olmadığı noktasındadır. Tarafların yargılama giderlerinden ne şekilde sorumlu olacağı hususu HUMK. nun 416 ve 417 nci maddelerinde açıklanmıştır. Anılan hükümler uyarınca yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılması doğru değildir.

Sonuç: Yukarıda 3 sayılı bentte gösterilen nedenle davalı SSK. Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE; 1, 2 ve 4 sayılı bentte gösterilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı