Mesajı Okuyun
Old 03-03-2012, 23:24   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/4465
K. 2011/1117
T. 3.3.2011
• KAZANMAYI SAĞLAYAN ZİLYETLİK ( Taşınmazdan Kesilerek Yol Olarak Tespit Dışı Bırakılan Taşınmazın Yol Kaydının İptaliyle Parsele İlave Yoluyla Adına Tescil İstemi - Dairenin Kararlılık Kazanmış İçtihatlarına Göre 2 Yıllık Makul Sürenin Geçtiği )
• HAK DÜŞÜRÜCÜ MAKUL SÜRE ( Yargıtay Uygulaması Gereğince Tespit Dışı Bırakılma Tarihinden İtibaren Makul Sürede "2 Yıl" Açılan Davalarda Tespit Dışı Bırakılma Tarihinden Önceki Zilyetliğin Kazanma Bakımından Nazara Alınacağı )
• TESPİT DIŞI YOL OLARAK BIRAKMA ( Taşınmazdan Kesilerek/Yol Kaydının İptaliyle Parsele İlave Yoluyla Adına Tescil İstemi - Dairenin Kararlılık Kazanmış İçtihatlarına Göre 2 Yıllık Makul Sürenin Geçtiği )
4721/m. 713/1
3402/m. 14, 17
ÖZET : Davacı, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle taşınmazdan kesilerek yol olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın yol kaydının iptaliyle parsele ilave yoluyla kendi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davacının sonradan satın alarak maliki olduğu ancak evvelinde davacının babasının adına tespit ve tescil edilen taşınmaz, 12.04.2006 tarihinde tespit görmüştür. Dava konusu taşınmaz bölümüne ilişkin eldeki temyiz incelemesine konu dava ise, 29.12.2009 tarihinde açılmıştır. Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre 2 yıllık makul süre geçmiştir.

Kadastro çalışmalarının yapılmasından 3 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra açılan bu davanın makul süre içinde açıldığından söz edilemez.

Dava, makul sürede açılmadığına ve dava konusu taşınmazın yol olarak tespit gördüğü tarihten dava tarihine kadar 20 yıl geçmediğine, bu nedenlerle, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : A. ile Hazine arasındaki "yol" kaydının iptali ve tescil davasının kabulüne dair, Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı A., kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 101 ada 280 parsel sayılı taşınmazdan kesilerek yol olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın yol kaydının iptaliyle 101 ada 280 parsele ilave yoluyla kendi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece; davanın kabulüyle 04.06.2010 tarihli teknik bilirkişi krokisinde A harfiyle gösterilen 161,04 m2 lik kısmın davacı A. adına 101 adanın son parsel numarasından sonra bir parsel numarası verilmek suretiyle tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kadastro çalışmaları sırasında paftasında yol olarak gösterilen taşınmazın TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince tescili isteğine ilişkindir. Yargıtay'ın kararlılık kazanan uygulamalarına göre; tespit dışı bırakılan bir yerin, Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesi hükümlerine göre, tapuda tescil edilebilmesi için, tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Kural bu olmakla beraber Daire uygulaması gereğince, tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren makul süre içerisinde açılan davalarda, tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin kazanma bakımından nazara alınacağı kabul edilmiştir.

Somut olayda: davacının sonradan satın alarak maliki olduğu ancak evvelinde davacının babasının adına tespit ve tescil edilen 101 ada 280 parsel, 12.04.2006 tarihinde tespit görmüştür. Dava konusu taşınmaz bölümüne ilişkin eldeki temyiz incelemesine konu dava ise, 29.12.2009 tarihinde açılmıştır. Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre 2 yıllık makul süre geçmiştir.

Kadastro çalışmalarının yapılmasından 3 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra açılan bu davanın makul süre içinde açıldığından söz edilemez.

Dava, makul sürede açılmadığına ve dava konusu taşınmazın yol olarak tespit gördüğü tarihten dava tarihine kadar 20 yıl geçmediğine, bu nedenlerle, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluşmadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.