Mesajı Okuyun
Old 29-02-2012, 09:40   #4
tiryakim

 
Varsayılan Tam Metin...

Alıntı:
Yazan İlhan_ERDEN
Yargıtay 17.H.D. 2008/4002 E. 2008/4853 K. 24.10.2008 Tarih

...

Mahkemece davacı tarafın aciz vesikası ibraz edememesi düşüncesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosyadaki bilgi ve belgelere uygun düşmemektedir. Davalı S.'in mal beyanında 17 adet taşınmazını bildirdiği anlaşılmakta ise de, taşınmazların üzerinde pek çok sayıda haciz bulunduğu, bir kısmının ipotekli olduğu anlaşılmaktadır. Alacaklı S.'in sırasının ise, diğer alacaklılara göre çok arka sıralarda bulunduğu görülmüştür. Bu durumda, borçlunun borç ödemekten aciz içinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönden dava şartının gerçekleştiği düşünülerek tarafların delilleri toplanmalı, varılacak sonuca göre işin esası yönünden bir karar verilmelidir. Yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir...

T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/4002
Karar: 2008/4853
Karar Tarihi: 24.10.2008
 
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - BORÇLUNUN BORÇ ÖDEMEKTEN ACİZ İÇİNDE OLDUĞU - TAŞINMAZLARIN ÜZERİNDE ÇOK SAYIDA HACİZ BULUNDUĞU - DAVACININ ACİZ VESİKASI İBRAZ EDEMEMESİ NEDENİYLE DAVANIN REDDİNİN İSABETSİZLİĞİ
ÖZET: Davacı tarafın aciz vesikası ibraz edememesi düşüncesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davalının mal beyanında 17 adet taşınmazını bildirdiği anlaşılmakta ise de, taşınmazların üzerinde pek çok sayıda haciz bulunduğu, bir kısmının ipotekli olduğu anlaşılmaktadır. Alacaklının sırasının ise, diğer alacaklılara göre çok arka sıralarda bulunduğu görülmüştür. Bu durumda, borçlunun borç ödemekten aciz içinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönden dava şartının gerçekleştiği düşünülerek tarafların delilleri toplanmalı, varılacak sonuca göre işin esası yönünden bir karar verilmelidir.
(2004 S. K. m. 277, 278)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davalı borçlu Salih'in alacaklısından mal kaçırma amacıyla Fethiye Göçek Beldesi 131 ada 1 parsel, 151 ada 16 parselde kayıtlı taşınmazlarını 12.07.2004 tarihinde davalı Kamil'e, 138 ada 8 parsel, 151 ada 5 parselde kayıtlı taşınmazlarını 07.06.2004 tarihinde davalı Mehmet'e, 132 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazını da 05.07.2004 tarihinde davalı Gülseren'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı Salih, davacıdan 14.06.2004 tarihinde 11.000 YTL borç aldığını ve çek verdiğini, takip konusu açık senedin sözleşmeye aykırı doldurulduğunu, 11.000 YTL borcunu 14.06.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı Kamil vekili, borçlunun mal beyanı olarak bildirdiği onyedi adet taşınmazıyla ilgili kıymet takdiri yapılmadığını, aciz halinin gerçekleşmediğini, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, taşınmazların emlakçilik yapan borçludan 130.000.00 YTL bedelle alındığını ve iyi niyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Mehmet vekili, aciz belgesi sunulmadığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Gülseren vekili, aciz belgesi bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, borçlu hakkında aciz belgesi ibraz edilemediğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı tarafın aciz vesikası ibraz edememesi düşüncesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosyadaki bilgi ve belgelere uygun düşmemektedir. Davalı Salih'in mal beyanında 17 adet taşınmazını bildirdiği anlaşılmakta ise de, taşınmazların üzerinde pek çok sayıda haciz bulunduğu, bir kısmının ipotekli olduğu anlaşılmaktadır. Alacaklı Sevim'in sırasının ise, diğer alacaklılara göre çok arka sıralarda bulunduğu görülmüştür. Bu durumda, borçlunun borç ödemekten aciz içinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönden dava şartının gerçekleştiği düşünülerek tarafların delilleri toplanmalı, varılacak sonuca göre işin esası yönünden bir karar verilmelidir. Yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün BOZULMASINA ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24.10.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı