|
karar 7
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/4466
Karar: 2003/11543
Karar Tarihi: 08.12.2003
ŞİRKET İDARE MECLİSİ-YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN ŞAHSİ SORUMLULUĞU
ÖZET: Dava, yönetim kurulu üyelerinin davacı anonim şirkete verdiği zararın tazmini istemine ilişkindir. İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsen mesul olamazlar. TTK.nun 336 ncı maddesi hükmüne göre, yönetim kurulu üyeleri ortaklık ana sözleşmesi ve yasanın kendilerine yüklediği görevlerin kasden ve ihmalen yapılmamış olmasından müteselsilen sorumludurlar.
(6762 S. K. m. 1, 5, 137, 336, 346) (818 S. K. m. 237, 244, 245)
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 3.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 31.10.2002 tarih ve 1998/2091 - 2002/1257 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılardan Vehbi K.'nun 1994 - 1995 yılında davacı şirket genel müdürü olarak, diğer davalıların ise yönetim kurulu üyesi sıfatıyla görev yaptıklarını, davalı Vehbi K.'nun şirket yönetim kurulu tarafından bir karar alınmadan, ortaklara bildirilmeden, şirket genel müdürü olarak sahip olduğu yetkiyi kötüye kullanarak kendi tasarrufu ile, B.... Alem Valide Sultan Gureba Hastanesine toplam (2.894.816.800.-) TL bağışta bulunduğunu, eski yönetim kurulu üyesi olan diğer davalıların, davalı şirket eski genel müdürünün, hukuka uygun olmayan, yetkisini aşan şahsi uygulamasına rıza gösterip, karşı çıkmamakla sorumlu olduklarını belirterek, gecikme faiziyle birlikte toplam (6.875.189.899.-) TL.nın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Erhan E., TTK.nun 346 ncı maddesi uyarınca idare meclisi azalarının müdürlerin vermiş olduğu zararlardan sorumlu olamayacağı, TTK.nun yönetim kurulu üyeleri hakkında kusurlu sorumluluk ilkesini benimsediğini, harcama yapılan kurumdan alacağın takip ve tahsili yoluna gidilmeden şirket zararının oluştuğunun kabul edilemeyeceği, davaya konu harcamaların davacı şirketin büyük ortağı Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesine dahil olan hastaneye yapıldığını, Mart 1996 yılında seçilen yönetim kurulunun sözkonusu harcamalar hakkında bilgi edinip, 29.11.1996 tarih ve 14 sayılı kararı ile harcamaları bağış olarak kabul ettiğini, bu kararı alan yönetim kurulunun da ibra edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Mevlüt Bülent G. davaya cevabında, yapılan bağıştan yönetim kurulu üyelerinin haberdar edilmediğini, davacı şirketin de, bağış yapılan hastanenin de Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olması nedeniyle ortada bir suistimal bulunmadığını, 21.03.1996 tarihli genel kurulda yönetim kurulu ibra edilmemiş ise de, iki üyenin yeniden yönetime seçilmiş olmasının ibra etmeme kararının siyasi bir karar olduğunu gösterdiğini, harcamaların bağış olarak hesaplara intikalinin daha sonraki yönetim kurulunca gerçekleştirildiğini belirtmiştir.
Davalı Vehbi K., Vakıf Gureba Hastanesi'nin, davacı şirkette % 51 hissesi bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde bir hastane olduğunu, hastane bahçesinde bulunan atölyeden daha önceden de yapıldığı gibi hastanenin tamir ve düzenleme gibi küçük işlerine kendi işçi ve malzemeleriyle yardımcı olunduğunu, tanzim edilen faturaların görevden istifaen ayrıldığı 01.11.1995 tarihinden sonraki tarihlere ait bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Yurdakul Ç. vekili, zamanaşımı def'inde bulunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Enver Ç., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporlarına nazaran, yapıldığı iddia oluna bağışın 31.12.1995 tarihinde yapılıp, anılan tarihte Vehbi Koçu'nun genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olmadığının anlaşıldığı, yapılan bağışın kamu imajı yaratma amacına yönelik olduğu, şayet aksi düşünülecek olursa bağışın ehliyet dışı ve geçersiz olmakla, öncelikle kendisine bağış yapılandan tahsiline çalışılması gerektiği, takip sonuçsuz kalmadan davacılar hakkında dava açılamayacağı, 26.01.1996 tarihli Vakıf Gureba Hastanesi'nin "bağış" kabul edildiğine dair makbuzunun kabulü ve şirket defterlerine kaydının bu bağışa icazet verildiği anlamını taşıdığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, yönetim kurulu üyelerinin davacı anonim şirkete verdiği zararın tazmini istemine ilişkindir. TTK.nun 336 ncı maddesi hükmüne göre, yönetim kurulu üyeleri ortaklık ana sözleşmesi ve yasanın kendilerine yüklediği görevlerin kasden ve ihmalen yapılmamış olmasından müteselsilen sorumludurlar. Ayrıca, ortaklık işlemlerinin bir kısmını tevdi ettikleri kimselerin vazifelerinin gereği gibi ifa edip etmediklerini, yönetim kurulu, kontrol ve nezaretle yükümlüdür. Dolayısıyla, kasıt veya ihmalleri sonucu verilen zarardan şirkete karşı tüm yönetim kurulu üyeleri sorumlu olurlar. 03.06.1994 tarihli yönetim kurulu kararında, murahhas üye Vehbi K., münferit imza ile şirketi temsile yetkili kılınmıştır. Anılan yönetim kurulu kararıyla TTK.nun 336/son maddesinde yazılı yönetim kurulu üyeleri arasında bir görev taksimi olmadığından, TTK.nun 1 ve 5 nci bentleri uyarınca diğer yöneticilerin sorumluluğu da devam etmektedir. Şirket ana sözleşmesinde yazılı faaliyet alanına girmeyen ve şirketi zarara uğratan bağışların murahhas üye Vehbi K. tarafından gerçekleştirildiği ancak işlemin muhasebeleştirilmesinin bu davalının 01.11.1995 tarihinde istifaen görevinden ayrılmasından sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. B.K.nun 237 nci maddesi uyarınca hibe bağışlayanın bağışlanana bir şeyi teslimi ile vücut bulur, bu durumda bağışlamanın davalı Vehbi K. zamanında olduğu ve zararında bağışlama ile birlikte doğduğu tartışmasız olup, muhasebeleştirme işleminin bilahare yapılmasının davalı murahhas üyenin sorumluluğunu etkiler bir yönü bulunmamaktadır. Öte yandan yapılan bağışlamaların niteliği dikkate alındığında B.K.nun 244-245 nci maddeleri uyarınca zararın öncelikle bağışlanandan tahsiline çalışılması gerektiği yönündeki gerekçede hukuki olmaktan uzak kalmaktadır. Açıklanmaya çalışılan nedenlerle, davalı Vehbi'nin genel müdürlük görevini icra ettiği esnada yapmış olduğu faaliyetlerinden sorumlu olacağı tartışmasız olduğu gibi, adı geçenin bu faaliyetlerini denetlemeyen ve buna karşı çıkmayan diğer yönetim kurulu üyelerinin de sorumlu olduğu, TTK'nun 137 nci maddesi uyarınca olayda ehliyetsiz işlem söz konusu olmakla,bilahare iki yönetim kurulu üyesinin yeniden göreve getirilmesinin ve bu şahısların 1996 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmiş olmalarının da sonucu etkilemeyeceği düşünülmeden, davalıların sorumlukları yerine yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yanlış olmuş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
|