|
Karar-2
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/8034
K. 2006/8210
T. 10.7.2006
• ŞİRKET MÜDÜRLERİNİN KÖTÜ YÖNETİMLERİ ( Şirketin Borçlarını Ödeyemez Duruma Düşürdüklerinin İleri Sürülmesi - TTK'nun 336. Maddesinde Belirtilen Hallerde Ortaklığa ve Ortaklık Alacaklılarına Karşı Kusursuz Olduklarını İspat Etmedikçe Müteselsilen Sorumlu Oldukları )
• YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN KİŞİSEL SORUMLULUĞU ( Şirket Adına Yaptıkları İşlemlerden Dolayı Sorumlu Tutulmayacakları - Ancak Ortaklığa ve Ortaklık Alacaklılarına Karşı Kusursuz Olduklarını İspat Etmedikçe Müteselsilen Sorumlu Oldukları )
• MÜTESELSİL SORUMLULUK ( Yönetim Kurulu Üyeleri Şirket Adına Yaptıkları İşlemlerden Dolayı Kişisel Olarak Sorumlu Tutulmayacakları - Ancak Ortaklığa ve Ortaklık Alacaklılarına Karşı Kusursuz Olduklarını İspat Etmedikçe Müteselsilen Sorumlu Oldukları )
• KUSUR ESASINA DAYALI SORUMLULUK ( Yönetim Kurulu Üyelerinin Görevlerini İfaları Sırasında Bir Zarar Oluşmuşsa Bu Zararın Üyelerin Kusurlu Eylemi Sonucu Meydana Geldiğinin Kabulü Gerektiği )
6762/m.336,338
ÖZET : Davacı, şirket müdürleri olan davalıların kasten veya ihmalen kötü yönetimleri sebebiyle şirketi borçlarını ödeyemez duruma düşürdüklerini ileri sürerek TTK'nun 336/5. maddesi gereğince bu davalıların şirket borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesini istemiştir.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulmazlar, ancak, TTK'nun 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23.11.2004 tarih ve 2002/687 - 2004/1078 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Çakıroğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin müvekkiline olan borcu nedeniyle verdiği toplam 10 milyar liralık 2 adet çekin karşılıksız çıktığını, şirket müdürleri olan diğer davalıların kasten veya ihmalen kötü yönetimleri sebebiyle şirketi borçlarını ödeyemez duruma düşürdüklerini ileri sürerek TTK.nun 336/5. maddesi gereğince bu davalıların şirket borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000.000.-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu çeklerin davalı şirket tarafından keşide edildiği, davacı hamil tarafından bankaya ibrazında karşılıksız olduklarının belirlendiği, dosyadaki delillerin davalı şahısların TTK.nun 336/5 inci maddesi gereğince sorumluluklarının tespitine yeterli olmadığı, dolayısıyla manevi tazminat isteminin de yasal koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirketten tahsil talebi bulunulmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı, davalılar Osman Çalıkoğlu ve İbrahim Alpaslan Çalıkoğlu'nun borçlu limited şirketin müdürleri olduğunu, şirketi kötü yönetmeleri nedeniyle şirketin borçlarını ödeyemez hale geldiğini, şirket adresinde bulunamadığından alacağının şirketten tahsilinin mümkün olmadığını belirterek davalıların kişisel sorumluluğuna karar verilmesini istemiştir. Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulmazlar, ancak, TTK.nun 336 ncı maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir. ( Gönen Eriş-Ticari İşletme ve Şirketler-s.1941, 1942, 1999 ) Davalılar davaya cevap vermediklerinden TTK.nun 338 inci maddesi gereğince davacıya olan şirket borcunun ödenmemesinde kusurlarının bulunmadığını ispat edememişlerdir. Dosyadaki şirket ana sözleşmesine göre davalı şirketin kuruluşunun 11.11.1999 tarihinde tescil edildiği, iki ortaklı bu şirkete ilk beş yıl için davalı Osman Çalıkoğlu'nun müdür olarak atandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı İbrahim Çalıkoğlu'nun daha sonra müdür olarak atanıp atanmadığı araştırılmadan, müdür değilse bu nedenle sorumlu tutulamayacağı ve davalı yönetim kurulu üyelerinin kusursuzluklarını ispatlayamamış oldukları gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte belirtilen nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bente açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.07.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|