24-02-2012, 09:50
|
#7
|
|
Yargıtay 21. hukuk Dairesinin 2003/11642 E. 2003/14344 Karar sayılı kararında; “İcra Müdürlüğü'nce borçluların kurdukları adi ortaklık niteliğindeki ortak girişimin Karayolları Genel Müdürlüğü nezdinde tahakkuk ettiği iddia edilen istihkakları üzerine 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğine karar verilmiştir. Borçlar Kanunu'nun 522 ve 523. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları borçlu ortağın şirketteki kar payının İİK. nun 89. maddesine göre haczettirebilirler. Ayrıca adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Somut olayda, doğrudan istihkak alacağı üzerine haciz ihbarnamesi usulsüz olduğundan mercice şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.“ denilmiştir.
Danıştay 4. Dairesinin 2006/5341 E. 2007/352 K. sayılı Kararında; “ … olayda, ortağın kişisel borcu için adi ortaklığın istihkakına ortaklıktaki payı oranında haciz konduğu, ortağın şahsi alacaklılarının ancak şerikin, tasfiye sonundaki payından faydalanabilecekleri, ortaklığa ait malları haczedemeyecekleri, aksi halde ortaklığın giderlerini yapamaz hale gelmesine veya tüm maliyet masraflarının tek ortak tarafından karşılanmasına neden olunacağı, bu durumda ortaklığın iş göremez duruma geleceği gerekçesiyle haciz işleminin iptaline karar vermiştir. Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 7.6.2006 günlü ve E: 2006/439, K: 2006/951 sayılı kararının onanmasına 14.02.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi. “ denilmiştir.
Yargıtay 21. hukuk Dairesinin 2004/6297 E. 2004/7333 Karar sayılı kararında; “Adi ortaklıkta, ortağın alacaklıları ancak ortağın tasfiye payını haczettirebilir. Alacaklı, ortaklığın malı üzerine haciz koyduramaz. Dosya kapsamından ortaklığa ait işyerinde haciz yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda adi ortaklığın istihkak davasının kabulü gerekirken reddi isabetsizdir. B.K.'nun 534. maddesine göre bir ortağın alacaklıları haklarını ancak ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler. Alacaklı ortaklığa ait bir mal üzerinde haciz koyduramaz.“ denilmiştir.
Tüm bu kanun maddeleri, Yargıtay ve Danıştay Kararları göz önüne alındığında, adi şirketlerin veya ortak girişimlerin tasfiye payına veya adi şirket ortaklarından birine ait kar payına haciz konması gerekirken, ortaklık istihkakına haciz konulması usule ve yasaya aykırıdır.
Bahsetmiş olduğunuz olaya benzer durumlar kamu kurumunda sürekli oluyor. Zira icra iflas kanunu 89/2 maddesine göre; Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
Yani idare; alacak vardır diye cevap verip hakedişi bloke edecek ya borç yoktur diyecek yada borcun başka bir nedenle sona erdiğini bildirecek. Bunun dışında bir cevap verme durumu yok. Ben bir kurum avukatı olarak buna benzer bir olayda; adi şirketlerin veya ortak girişimlerin tasfiye payına veya adi şirket ortaklarından birine ait kar payına haciz konması gerekirken, kurumda ki ortaklık istihkakına haciz konulması usule ve yasaya aykırıdır diye icra dairesine cevap yazdım ve icra dairesi aynı 89/1 i tekiden tekrar gönderdi. Bizde borçlu olmayan diğer şirkete bu durumu bildirdik dava açıldı ve işlem iptal edildi.
|