Merhaba.

Derdest durumdaki karşılıksız çek davalarında mahkemelerin çok farklı kararları ile karşılaşıyoruz.


1) VEKALET ÜCRETİ YÖNÜNDEN

A Mahkemesi diyor ki:
..... başvuru ve itirazların 5326 sayılı kabahatler yasasına tabi olduğunu belirtmiş ve kabahatler yasasının 31/2 maddesi gereğince masraf ve vekalet ücretinin ancak karardan sonra başvuru ve itiraz halinde değerlendirileceğini belirtmekle vekalet ücreti verilemeyeceği.....

B Mahkemesi diyor ki:
..... Vekalet ücreti hususunda 5326 sayılı yasa ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde düzenleme bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına.....

C Mahkemesi diyor ki:
..... eylem yargılamayı gerektirdiğinden ve müşteki kendini vekille temsil ettirdiğinden XXX,00-TL vekalet ücretine.....

D Mahkemesi hiç konuya bile değinmiyor.


2) CEZA YÖNÜNDEN (Keşidecisi tüzel kişi olan çeklerde)

A Mahkemesi:
..... gerçek kişi sanığın beraatine, değişikliğe göre yasal sorumluluğu bulunan tüzel kişi hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına .....

B Mahkemesi:
..... Eylem tarihinin 20.12.2009'dan önce olması, TCK'nun 5, 20/2 maddeleri ile 5560 sayılı yasa ile değişik 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesi uyarınca yaptırım uygulanamayacağından hesap sahibi tüzel kişi hakkında İDARİ YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA .....

C Mahkemesi:
..... tüzel kişi sorumluluğu 03.02.2012 tarihinden sonra başlayacağından suç tarihi itibariyle iddianamede şüpheli olarak da gösterilmediği de gözetilerek tüzel kişi hakkında da İDARİ YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA .....


Her şey Arap saçına dönmüş durumda! Açıkçası ne yapılacağını mahkemeler de bilmiyor. Tam bir keşmekeş. Yeterli bilgilendirme ve duyurular yapılmadan, konu hakkında bilgilendirme toplantıları, paneller, eğitimler yapılmadan, sadece Meclis'te eller kalkıp inerek yasayı değiştirmekle bu işi çözdüklerini sanıyorlar.

Bundan sonra ne olacak? Hangi uygulamalar doğru?

2 mahkeme kararına itiraz edeceğiz. Zira bence mahkemenin
1) Vekalet ücretine hükmetmesi gerekir.
2) Tüzel kişi her ne kadar mahkemede sanık değilse ve artık tüzel kişi sorumlu ise de, ben ihbarımı yapmışsam o aşamadan sonra devletin yargı yapısı içinde ilgili işlemlerin yapılması gerektiğinden görevli merciye (Cumhuriyet Başsavcılığı'na) yazı ile bildirerek adeta "paslaması" gerekir.

Görüşlerinizi ve temyiz için yardımlarınızı rica ediyorum.

Not: Gerçek kişilerde 1 karar çıkarttık; onda doğrudan mahkeme cezayı uygulamış. Sorun yok gibi...

Teşekkürler.