Mesajı Okuyun
Old 10-02-2012, 22:45   #2
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

HMK’nın 165. Maddesi aynen şöyle;

1)Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.

(2) Bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir.

Madde gerekçesi ise aynen şu şekilde:
Bir davanın görülmesi sırasında ortaya çıkan ve bu davanın incelenebilmesi veya sonuçlandırılabilmesi için, mahkemenin görevi dışında kalması sebebiyle, görevli yargılama makamınca çözümlenmesine kadar beklenilmesi gereken sorunlara, bekletici sorun denir.

1086 sayılı Kanunda bekletici soruna ilişkin bir hüküm yer almamakta iken, bu maddede iki tür bekletici sorun düzenlenmiştir.

Birinci hâl, bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya veya idarî makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkeme görülmekte olan davanın sonuçlanmasına ya da idarî makamın kararına kadar yargılamayı bekletir. Burada beklenen sorun, bir mahkemede açılmış ve görülmekte olan bir dava ya da idarî makamın kararıdır.

İkinci hâl ise yine bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya makamın çözümüne bağlı, fakat o dava henüz açılmamış ya da idarî makama başvurulmamış ise hâkim ilgili tarafa, dava açması ya da idarî makama başvurması için süre verecektir. Bu süre içinde başvurulmazsa, tarafın bu husustaki iddiasından vazgeçtiği varsayılarak esas hakkında bir karar verilecektir. Buna karşılık süresi içinde dava açılır ya da idarî makama başvurulursa, bu davanın sonuçlanmasına ya da idarî makamın kararına kadar asıl dava ertelenecektir.

Ancak her iki hâlde de bekletici soruna karar veren mahkemenin, zaman zaman duruşma yaparak diğer davanın veya idarî makamın kararının akıbetini araştırması, zaman kaybını önlemek bakımından önemlidir.

Olayınıza gelince;
İcra İflas Kanununa göre açılış olan tasarrufun iptali davasının ilk şartı ortada kesinleşmiş bir icra takibi bulunmasıdır. Daha geniş anlatımla icra takibinde kesinleşmiş (en azından şeklen geçerli) bir alacak var olmalıdır. İcra prosedürü anlamında kesinleşmiş bir alacak-borç yok ise takip alacaklısı tasarrufun iptali davası açamaz.

İcra Takibine yönelik menfi tespit davası icra takibine konu edilen borcun mevcut olmadığına yöneliktir. Bu dava kabul edilir ise artık ortada ne bir icra takibi ne de bir borç kalacaktır. Dolayısı ile OTOMATİKMAN TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ DAYANAĞI OLAN İCRA TAKİBİ ORTADAN KALKACAKTIR. Bu nedenle menfi tespit davası HMK 165/1’deki bekletici meseleye tipik örnektir.

Sizin açınızdan daha da vahim olan menfi tespit davasından çıkan hükümlerin kesinleşmeden infaz edilemiyor olması. Zira bekletici mesele yapılır ise tasarrufun iptali davasına bakan mahkeme menfi tespit hükmü KESİNLEŞENE dek beklemek zorunda kalacaktır.
Bu nedenlerle eğer olayınızdaki menfi tespit davası icra takibinize yönelik ise Mahkemenin bu davayı bekletici mesele yapması doğru olacaktır.