Mesajı Okuyun
Old 07-02-2012, 12:49   #2
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

10.Hukuk Dairesi
Esas: 1996/7475
Karar: 1996/7804
Karar Tarihi: 01.10.1996


ÖZET: İşverenin rücu alacağımdan sorumlu tutulabilmesi için; kasti veya işçilerin sağlığım konuma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareket etmesi yahut suç sayılır eylemin bulunması gereklidir.
Staj gören Endüstri Meslek Lisesi öğrencisinin; iş-yerinde, iş kazası geçirmesi halinde, kusuru bulunmazsa okul idaresi sorumlu tutulamaz.
Tazminat davasında usulüne uygun olarak alman rapor, rücu alacağı davasının taraflarını bağlar. Tazminat davasında taraf olmayan kişi, ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum edilirse, rücu alacağı davasında, uygun görülecek oranda kusurlu kabul edilmelidir.
Rücu alacağı davalarında, her gelir için, ayrı ayrı onay tarihinden başlayarak faiz uygulanmalıdır.


(506 S. K. m. 26) (3308 S. K. m. 25/2-4) (818 S. K. m. 53) (1086 S. K. m. 275)

Dava: İşkazasında malûl kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalılar tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağtılar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun'un 26 ve 3308 sayılı Kanun'un 25/2. maddesidir.

506 sayılı Kanun'un 26. maddesi hükmüne göre işveren ve üçüncü kişilerin rücu alacağından sorumlulukları kasdi veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ile yahut suç sayılır eylemleri halinde mümkündür. 3308 sayılı Kanun'un 25/2. maddesinde de, 26. maddedekine koşut bir kural getirilerek; aday çırak, çırak ve öğrencilerin eğitimi sırasında, işyerinin kusuru halinde meydana gelecek iş kazası ve meslek hastalıklarından işveren sorumludur denmiştir. Bu çevrede, eğitim görülen işyerine ilişkin bir kusur iş kazasına yol açmışsa bundan o işyerinin işverenin sorumlu tutulması doğaldır.

Dava konusu olayda da; sigortalı Suat'ın Z.... Endüstri Meslek Lisesi'nde 27.9.1988 tarihli sözleşme uyarınca stajyer öğrenci olup, 23.11.1988 tarihinde davalı şirkete ait işyerinde çalışırken iş kazasına uğramıştır. Sigortalının eğitim gördüğü işyeri işverenin iş kazasının vukuunda kusurunun varlığı ise, sigortalı tarafından adı geçen davalı aleyhine açılıp kesinleşen tazminat davasında saptanmıştır. Giderek tazminat davasında alınarak hükme esas kılınmış kusur raporu halefiyet ilkesi gereğince işyeri işvereni bakımından işbu rücu davasında bağlayıcıdır. Giderek mahkemenin buna yönelik kabulü yerindedir.

Öte yandan, 27.9.1988 tarihli sözleşmenin 18-19-20. maddeleri ile aday çırak, çırak ve işletmelerde eğitim gören öğrencilerin sigorta işlemleri hakkındaki yönetmeliğin 6. maddesi hükmüne göre, stajyer öğrencilerin iş kazası meslek hastalıkları ve hastalık sigortası hükümleri uyarınca sigorta ettirilmeleri bu meyanda işe giriş bildirgelerinin verilmesi ve miktarı saptanacak primlerin Sosyal Sigortalar Kurumu'na ödenmesi yükümü okul müdürlerine verilmiş ise de okul müdürlüğünün, sigorta olayının vukuunda kusuru bulunmadığından 506 sayılı Kanun madde 26 çevresinde sorumluluğundan sözedilemez.

Diğer taraftan mahkemece, sigortalı tarafından, işyeri işvereni aleyhine açılarak kesinleşmiş 1989/717 esas sayılı tazminat davasında alınmış ve zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda işyeri işvereni şirkete % 80, işyeri sorumlusu Ahmet'e % 10, sigortalıya % 10 oranında kusur veren rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur. Her ne kadar işbu kusur raporu halefiyet ilkesi gereğince davalılardan şirket için bağlayıcı ise de, diğer davalı Ahmet, tazminat davasında taraf olmadığından kendisi için bağlayıcı değildir. Bu çevrede davalı Ahmet'e kusur oranının tespiti için işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmalıdır. Ne var ki, davalı Ahmet'in 1988/834 esas sayılı kesinleşmiş ceza davasında, kusurlu bulunarak mahkum olması karşısında; Borçlar Kanunu madde 53'de öngörülen ceza davasında kesinleşmiş maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı ilkesi gereğince, bu davalıya herhalde münasih oranda kusur verilmelidir.

3- Rücu davalarında faize, gelirler yönünden ayrı ayrı onay tarihlerinden itibaren hükmedilmesi gerekirken, yazılı biçimde dava konusu tüm gelir için ilk onay tarihinin faize başlangıç kılınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, temyiz edenlerin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davacı avukatı yararına takdir edilen 6.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalılara, davalılar avukatı yararına takdir edilen 6.000.000 lira duruşma avukatlık parasının da davacıya yükletilmesine ve temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 1.10.1996 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı