28-01-2012, 15:24
|
#3
|
|
Sayın Meslektaşım;
Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından asıl satış bedelinin 100 bin olduğunu, ancak tapuda 10 bin gösterdiğini iddia ve ispat edemez.
Ancak, olayın anlattığınız haliyle bir haksızlık teşkil ettiği de apaçık ortada. O halde başkaca hukuki enstrümanları düşünerek haksızlığı "pozitif hukuka" uygun bir şekilde gidermenin ve "adaleti tesisin" yollarına bakılabilir.
Aklıma gelen misaller;
MÜVEKKİLİNİZ İLE BİR GÖRÜŞME DAHA YAPIN, EĞER ŞARTLARI VAR VE GERÇEK İSE:
1-) Müvekkiliniz alıcıya karşı bir GABİN davası açarak 100 binlik malını 10 bine sattığını, bunda da kendi tecrübesizliğinin/hiffetinin/müzayakasının etkili olduğunu hatta gabin durumunu kendisine açılan şufa davası ile öğrendiğini ileriye sürebilir. Tapuda gerçekleşen alım satım muamelesinin GABİN nedeni ile irade fesadına bağlı iptalini talep edebilir. Tabii şufa davasında bunu nakzeden beyanlarınız varit olmadı ise! Burada gabin nedeniyle açılacak dava şufa davasında bekletici mesele olacaktır. TEKRAR EDİYORUM EĞER ŞARTLARI VAR VE GERÇEK İSE.
2-) Müvekkilinizin birisine borcu vardır, takip yapmış ve aciz vesikası almıştır/alacaktır. Müvekkiliniz alacaklısından mal kaçırmak için 100 binlik malını 10 bine satmıştır. Tabii burada da şufa davasının davacısı müvekkilinizin yanında davaya müdahale talep edebilir, SATIŞIN gerçek bedel olan 100 bin ile yapıldığını ileriye sürebilir. Bu durumda ne olur bir tahmin edin. (Tabii ki tasarruf iptali davası açısından borcun doğum tarihi ve tasarruf tarihi çok önemlidir)
Ben, bana gelen bu tür şufa davalarını almıyorum, reddediyorum. Her kanuna uygun olan adalete uygun olmuyor maalesef. Tabii ki bu fikrim çok geniş bir şekilde tartışılabilir.
İlk etapta aklıma gelenler bunlar, bu konularda diğer meslektaşların eleştirilerini bekliyorum.
|