Mesajı Okuyun
Old 07-01-2012, 14:56   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Söz konusu HGK.'nun 1956 tarihli kararında işçi lehine yorum ile kıdem tazminatı, prim ve benzeri haklar bakımından ayın türünden yapılan ödemelerin de "ücret" kapsamında olduğuna değinilmiştir.

Sayın Adli Tip'in İş.K.32 temelindeki haklı ikazı üzerine şöyle bir sorun ortaya çıkmaktadır:

Kıdem tazminatının hesaplanması ve işçinin haklarının korunması bakımından buğday ile ifa süreklilik arzetmiş olmak kaydıyla ücret sayılırken, maaş alacağı bakımından ücret sayılamayacakır. Bu sonucun çok da doyurucu bir hukuki sonuç olmayacağını düşünüyorum.

Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçi olmak zorunludur. İşçi olabilmek için de haliyle işveren ile işçi arasında kurulmuş bir iş sözleşmesinin bulunması gerekir. O halde 9 yıl bu şekilde buğday karşılığı çalışan kişi madem ki kıdem tazminatına hak kazanan bir işçidir, o vakit işveren ile işçi arasında bir iş akdinin olduğu ve çalışanın işçi olduğu kuşkusuzdur.

Varsayalım ki çalışanın son 5 aylık çalışmasının karşılığı olan buğday önceki dönemlerin aksine verilmemiş olsun! Bu durumda İş kanunu 32'ye göre sorun nasıl çözülecektir?

Kişisel fikrime göre böyle bir durumda da, kıdem tazminatı ve sair prim alacakları için arızi olmamak kaydıyla ifa edilen ayni şeyler ücret sayılıyorsa, taraflar arasında iş sözleşmesi vardır ve aylık olarak ifası gereken buğdaylar da maaş veya (ücret) olarak kabul edilmelidir. Yani ayın ödemeleri ya ücrettir ya da değildir. Kıdem tazminatı için ücret sayıp, aylık çalışma bakımından ücret saymamak doğru olmaz.