Mesajı Okuyun
Old 03-01-2012, 17:03   #8
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 2009/6-212
Karar: 2009/269
Karar Tarihi: 17.11.2009
 
HIRSIZLIK SU
ÇU - KENDİSİNE ZORUNLU MÜDAFİİ ATANDIĞINDAN SANIĞIN HABERDAR EDİLMEDİĞİ - SANIĞIN İRADESİNİN DOSYA KAPSAMINDAN ANLAŞILAMADIĞI - HÜKMÜN MÜDAFİİ YANINDA SANIĞIN KENDİSİNE DE TEBLİĞİNİN ADİL YARGILANMA HAKKININ BİR GEREĞİ OLDUĞU
ÖZET: Maddi olanakları elverişli olan sanık nasıl ki vekaletname vermek suretiyle dilediği avukatı serbestçe tayin edebiliyorsa, parası olmayan sanığın da aynı şekilde müdafiiliğini üstlenecek avukatını serbestçe belirleyebilmesi, en azından kendisine tayin edilen avukatı beğenmediğinde değiştirme hakkının bulunması, daha da ötesi, görülmekte olan davada kendisine müdafii olarak bir avukat atanacağının sanığa bildirilmesi gereklidir. Kendisine zorunlu bir müdafii görevlendirileceğinin sanığa bildirilmediği ve sanığın bu konudaki iradesine değer verilmediği ya da başka bir ifadeyle sanığın bu konudaki iradesinin dosya kapsamından anlaşılamadığı durumlarda, hükmün müdafii yanında sanığın kendisine de tebliğinin adil yargılanma hakkının bir gereği olduğu kabul edilmelidir.
(5271 S. K. m. 142, 150) (765 S. K. m. 492, 55) (YCGK. 18.03.2008 T. 2008/9-7 E. 2008/56 K.) (YCGK. 07.04.2009 T. 2009/6-16 E. 2009/90 K.) (YCGK. 16.06.2009 T. 2009/6-57 E. 2009/168 K.)
Dava: San
ıklar Fevzi ve Necati'nin 765 sayılı TCY'nın 492/6 ve 522. maddeleri gereğince ayrı ayrı 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.09.2006 gün ve 151-476 sayılı hükmün, sanıkların bilgisi dışında atanmış olan müdafii tarafından 19.09.2006 tarihinde temyiz edilmesi üzerine, Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesince 20.09.2006 gün ve 151-476 sayı ile;
<... Süresinden sonra yapılan temyiz isteminin, 5271 sayılı CMY'nın 296. maddesi uyarınca reddine...> karar verilmiş, red kararının da sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince, 05.03.2008 gün ve 6909-4443 sayı ile; red kararı onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.10.2009 gün ve 191277 sayı ile;
<... Sanıklardan Fevzi Sınırlı'nın, karar düzeltme talepli dilekçelerinden de anlaşılacağı üzere, karardan haberdar olduğu, buna karşın sanık Necati Aşan'ın ise yokluğunda verilen karardan haberdar olduğuna dair dosyada bir bilgi ve belgenin bulunmadığı sabittir. Sanıkların kendilerine müdafii atandığından haberleri bulunmadığı ve verilen karar da tebliğ edilmediğinden, öncelikle sanıklara tebligat yapılarak, karardan haberdar edilmeleri ve verilirse temyiz dilekçesine göre inceleme yapılması gerekmektedir...> görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, tebligat ve temyiz işlemlerinin yapılması için, dosyanın Özel Daireye gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
Karar: Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;
1- Sanık Necati yönünden; kendisine zorunlu müdafii atandığından sanığın haberdar edilmediği durumlarda; zorunlu müdafie yapılmış bulunan tefhim veya tebliğin kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurup doğurmayacağı,
2- Sanık Fevzi yönünden ise; kendisinden habersiz atanan zorunlu müdafiin tefhimde hazır bulunmakla birlikte, süresinden sonra yaptığı temyiz isteminin mahkemesince reddine ilişkin kararın Özel Dairece onanmış olması karşısında, sanığın, öğrenme üzerine yaptığı temyiz yolu başvurusunun geçerli sayılıp sayılamayacağı,
Noktalarında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Sanıklar hakkında 25.11.2004 tarihinde işledikleri iddia olunan hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında, Tekirdağ Barosuna yazılan müzekkere üzerine, 5271 sayılı CYY'nın 150/3. maddesi uyarınca Av. Özlem Müzde'nin zorunlu müdafii olarak atandığı, bu müdafiin sanıkların hazır bulunmadığı 20.03.2006 ile hükmün verildiği 11.09.2006 tarihli oturumlara sanıklar müdafii olarak katıldığı, duruşmada adı geçen müdafii ile bir araya gelmeyen sanıkların, kendilerini temsil eden bu müdafiiden haberdar olduklarına dair bir belge veya bilginin dosyada bulunmadığı, hükmün de bu müdafiin yüzüne karşı tefhim edildiği, müdafiin hükmü süresinden sonra 19.09.2006 tarihinde temyizi üzerine, mahkeme tarafından süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddine karar verildiği, red kararının sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine de, Yargıtay 6. Ceza Dairesince temyiz isteminin reddi kararının onandığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, atılı suçun düzenlendiği 765 sayılı TCY'nın 492/6 ve 5237 sayılı TCY'nın 142/1 (b) maddelerinde öngörülen cezanın 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olması karşısında; atılı suçun gerektirdiği cezanın üst sınırının 5 yıl olması nedeniyle, hüküm tarihi olan 11.09.2006 tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5271 sayılı CYY'nın 150/3. maddesi uyarınca sanıklar için müdafii atanması zorunludur. Bu nedenle, 5271 sayılı CYY'nın 156/1-b maddesi uyarınca mahkemenin istemi üzerine baroca zorunlu müdafii atanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 18.03.2008 gün 7-56, 07.04.2009 gün 16-90 ve 16.06.2009 gün 57-168 sayılı kararlarında açıklandığı üzere;
Mevzuatımızda zorunlu müdafiilik sistemini öngören yasanın amacı, kendisini savunmak için yeterli maddi olanağı bulunmayanların bu hakkı kullanamamalarından kaynaklanabilecek olası hak kayıplarının önlenmesi, dolayısıyla da savunma hakkının etkin kullanılabilmesinin sağlanması suretiyle adil yargılanmanın gerçekleştirilmesidir. Bunun doğal sonucu olarak, maddi olanakları elverişli olan sanık nasıl ki vekaletname vermek suretiyle dilediği avukatı serbestçe tayin edebiliyorsa, parası olmayan sanığın da aynı şekilde müdafiiliğini üstlenecek avukatını serbestçe belirleyebilmesi, en azından kendisine tayin edilen avukatı beğenmediğinde değiştirme hakkının bulunması, daha da ötesi, görülmekte olan davada kendisine müdafii olarak bir avukat atanacağının sanığa bildirilmesi gereklidir. Kendisine zorunlu bir müdafii görevlendirileceğinin sanığa bildirilmediği ve sanığın bu konudaki iradesine değer verilmediği ya da başka bir ifadeyle sanığın bu konudaki iradesinin dosya kapsamından anlaşılamadığı durumlarda, hükmün müdafii yanında sanığın kendisine de tebliğinin adil yargılanma hakkının bir gereği olduğu kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Mahkemenin istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafiinin yüzüne karşı yapılmış olan tefhim, kendisine zorunlu müdafii atandığından haberdar edilmeyen sanıklar Fevzi Sınırlı ile Necati Aşan açısından hukuksal sonuç ifade etmediği gibi, temyiz süresini de başlatmayacağından; öncelikle gerekçeli kararın, hakkında verilen karardan habersiz olan sanık Necati Aşan'a tebliğ edilmesi gerektiği düşünülmeden, sanıklar müdafiinin süresinden sonra yaptığı temyiz başvurusu üzerine, yerel mahkeme tarafından temyiz isteminin reddine kararı verilip, Özel Dairece de bu kararın onaması isabetli bulunmamıştır. Bu nedenle, kararın sanık Necati'ye tebliği ile süresinde temyiz dilekçesi verilmesi halinde, sanık Fevzi'nin öğrenme üzerine verdiği 19.01.2009 tarihli dilekçesi de göz önünde bulundurularak temyiz incelemesinin yapılması, buna karşılık, kararın kendisine tebliğ edilmesine rağmen sanık Necati tarafından süresi içinde temyiz dilekçesi verilmemesi halinde ise, sanıklar müdafiinin süresinden sonra vaki olan temyiz isteminin mahkeme tarafından reddine ilişkin kararın sanık Necati yönünden onanması, sanık Fevzi'nin öğrenme üzerine verdiği 19.01.2009 tarihli dilekçesine istinaden ise, bu sanık yönünden temyiz davasının incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin ilişkin kararının kaldırılmasına, kararın sanık Necati'ye tebliğinin sağlanarak ve temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 05.03.2008 gün ve 6909-4443 sayılı temyizin reddi kararının onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, gerekçeli kararın sanık Necati Aşan'a tebliği ile sanık Fevzi Sınırlı'nın 19.01.2009 tarihli temyiz dilekçesine dayalı olarak temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı