|
T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/1403
Karar: 2011/1397
Karar Tarihi: 21.02.2011
HİZMET TESPİTİ DAVASI - DAVACININ DAVALI APARTMAN İŞYERİNDE KAPICI OLARAK ÇALIŞMADIĞI - ÇALIŞMA OLGUSUNUN GERÇEKLEŞMİŞ OLSA DAHİ HİZMETİN GEÇTİĞİ YILIN SONUNDAN BAŞLAYARAK BEŞ YIL İÇERİSİNDE DAVA AÇILMADIĞI - HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN DOLMASI
ÖZET: Davacının davalı apartman işyerinde kapıcı olarak çalışmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Çalışma olgusunun gerçekleştiği sonucuna ulaşılsa dahi, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde dava açılmadığından bu dönem için hak düşürücü sürenin dolduğu da açıktır.
(506 S. K. m. 79) (YHGK. 16.09.1999 T. 1999/21-510 E. 1999/527 K.)
Dava: Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 19.6.1993- 5.5.2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H. C. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Karar: Davacı davalı Apartman Yönetimi işyerinde kapıcı olarak 19.6.1993-5.5.2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının davalı işyerinde part-time olarak ayda 6 gün üzerinden 1.7.1995-31.12.2003 tarihleri arasında 612 gün, 1.1.200430.4.2004 tarihleri arasında 24 gün, 1.5.2004-5.5.2004 tarihleri arasında da 1 gün olmak üzere toplam 637 gün çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları ya da komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 506 sayılı çalışmasına dair Kurumda kaydının bulunmadığı, davacı eşi N. B.'in SSK Hizmet cetveline göre başka işyerlerinde 1.10.1986-30.6.1995, 1.3.1995-3.10.1997,1..1999-15.7.1999 tarihleri arasında ve 17.11.1999 tarihinden beri devam eden çalışmalarının bulunduğu, davalı Apartman Yönetimin ait binanın toplam 16 daireden oluştuğu ve kalorifersiz olup ısınmanın doğalgaz-kombi sistemi sağlandığı, davacı eşi N. B. ile davalı arasında kapıcı dairesinde oturmak üzere 1.7.1997 tarihli kira kontratının yapıldığı ve 4.8.1997-10.9.1988 tarihleri arasında davacı tarafından her ay kira bedelinin davalıya ait banka hesabına yatırıldığına dair dekontların dosyaya ibraz edildiği, Karar ve İşletme Defterlerinde davacı adına bir ödeme kaydına rastlanmadığı , davacının eşi adına 2001 yılında su tüketimi adı altında 3 adet. 27.1.2002 tarihinde logar ve bahçe temizliği için ödeme yapıldığı, 11.1.2004 tarihli kararla kapıcı dairesi kira bedelinin 100,00 TL'na çıkarıldığı, Dairemiz geri çevirme Kararı ile getirtilen işyerinde davacının şikayeti üzerine yapılan denetim sonucu düzenlenen SSK Müfettişinin 24.8.2007 tarihli raporunda davacının apartmanda çalıştığını gösteren bir kayda rastlanmadığından mahkemeye başvurabileceği, 1.2.1999-20.2.2007 tarihleri arasında dava dışı G. D. adındaki kişinin davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığı saptandığından bildirge ve bordrolarının verilmesi ve buna göre de işyeri olarak apartmanın 1.2.1999 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alınması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda fiili çalışmanın varlığı konusunda dinlenen davacı tanıklarının davacı yakınlarından ve çalışma konusunda bilgi sahibi olması beklenemeyecek kişilerden olması, apartmanın daire sayısı ve kalorifersiz oluşu, davacı eşi ile davacı apartman arasında kira sözleşmesi yapılması ve bu sözleşme uyarınca davacı eşinin davalının banka hesabına bazı dönemlerde kira yatırması, bahçe temizliği, su gideri, logar temizliği adı altında yapılan ödemelerin de davacı değil eşi N. B.'e yapılması, SSK Müfettiş incelmesi sonucunda 1.2.1999-20.2.2007 tarihleri arasında bu işyerinde G. D. adındaki kişinin kapıcı olarak çalıştığının belirlenip bu kişiye ödemeler yapılması karşısında tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı apartman işyerinde kapıcı olarak çalışmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. G. D.'nın çalışamaya başladığı 1.2.1999 tarihinden öncesi için çalışama olgusunun gerçekleştiği sonucuna ulaşılsa dahi, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açılmadığından 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesine göre bu dönem için hak düşürücü sürenin dolduğu da açıktır. Tüm bu nedenlere göre davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına, temyiz harcının istek halinde davalılardan işverene iadesine, 21.02.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
|