26-12-2011, 18:05
|
#4
|
|
Sayın Meslektaşım;
Gerekçeli karar kendisine tebliğ edildikten sonra kanuni sürede temyiz dilekçesini vermediyse gerekçeli temyiz dilekçesinde belirttiği temyiz sebebleri dikkate alınmayacaktır diye düşünüyorum.
Bununla birlikte hizmet tespit davasının kamusal niteliği Yargıtay'ın re'sen göze alacağı sebeplerle kararı bozmasına neden olabilir.
Ekli kararı incelemenizi tavsiye ederim.
T.C. YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU E. 1954/24 K. 1955/1 T. 23.2.1955• TEMYİZ LAYİHASI ( Bir Haftalık Süreden Sonra Verilmesi )• KATİ MÜDDET ( Temyiz Layihasının Bir Hafta İçinde Verilmesi )• SÜRESİ İÇİNDE VERİLMEYEN TEMYİZ LAYİHASI ( Kati Müddet Geçmiş Olması )1086/m.428,435
ÖZET : Humk.'nun 435. Maddesinde yazılı bir haftalık sürenin geçmesinden sonra verilen temyiz layihaları dikkate alınmaksızın, yargıtay incelemesinin 428. maddesinde sayılan nedenler gözönünde tutularak yapılması gerekir.
DAVA : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435 inci maddesinin ikinci fıkrasiyle tayin edilen bir haftalık müddetin mürurundan sonra verilen Temyiz layihalarının nazara alınıp alınmıyacağı meselesinin halli gerekli görülmesine mebni toplanan Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere olundu :
KARAR : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 435 inci maddesi kaide olarak Temyiz sebeplerinin kaffesinin Temyiz arzuhalinde gösterilmesini amir bulunmakla beraber, arzuhalin itasından itibaren bir hafta içinde verilecek bi lahiya ile de Temyiz sebeplerinin dermeyanına cevaz vermiştir.
435 inci madde ile tesbit edilmiş olan bu bir haftalık müddet, kanuni bir müddet olup, aynı kanunun 163 üncü maddesinde, kanunun tayin ettiği müddetlerin kati olduğu ve kati müddet içinde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa hakkın sakıt olacağı tasrih edilmiştir. Kanunun tayin ettiği bazı müddetlerin H.U.M.K Madde - 182, 197 gibi ) tezyit veya tenkis olunabileceğine dair Hakime verilen salahiyet, yalnız muayyen hallere inhisar eden istisnai hükümlerdir. Kanun, kati müddetlerin değiştirilemiyeceği hususunda koyduğu esas kaidenin istisnaları arasında 435 inci maddenin ikinci fıkrasındaki bir haftalık müddeti saymamıştır. Bu itibarla, bir haftalık müddetin mürurundan sonra verilen layihanın nazara alınması usulün 435 inci maddesinin ikinci fıkrasiyle 163 üncü maddesinin amir hükümlerine muhalefet teşkil eder. Bundan başka Temyiz Mahkemesine, iki tarafın temyiz arzuhaliyle layihasında ve cevap layihasında muharer kaffei itirazat ve müdafaat hakkında esbabı mucibe beyaniyle redden veya kabulen karar vermek ve bunları kararına yazmak mecburiyet ve mükellefiyetini tahmil eden usulün 439 uncu maddesi, bu mükellefiyetin yerine getirilmesini müddetinde verilecek arzuhal veya layihada muharrer sebepler bakımından derpiş etmiştir. Bu mükellefiyetin ifası meselesi, karar tashihlerinde 440 ıncı maddenin ( bir ) numaralı bendinin tatbikinde de ehemmiyeti haiz bulunmaktadır.
İzah olunan işbu sebepler dolayısiyle bir haftalık kanuni müddetin mürurundan sonra verilen layihanın nazara alınması caiz değildir. Ancak 435 inci maddenin son fıkrasında ( Şeraiti lazime ) yi ihtiva etmeyen Temyiz arzuhalinin reddolunmıyarak tetkikatı lazimenin icra olunacağı tasrih edilmiş olduğundan, Temyiz arzuhali müddetinde verilmiş olmakla beraber, Temyiz sebeplerini ihtiva eden layihanın müddetinde verilmemiş olması takdirinde, layiha nazara alınmazsa da Temyiz tetkikatının icrasiyle 428 inci maddede yazılı bozma sebeplerinin resen araştırılması zaruridir.
SONUÇ : Netice; Ticaret Dairesinin usulün 435 inci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı bir haftalık müddetin mürurundan sonra verilmiş olan temyiz layihasının nazara alınmıyacağına ve temyiz tetkikatının 428 inci maddede tadat olunan sebepler gözönünde tutularak icra edileceğine mütedair olup evvelce bunun hilafına olan tatbikatı bertaraf eden son içtihadının kanun hükümlerine uygun bulunduğuna 23.2.1955 tarihinde reylerin üçte ikiyi geçen ekseriyetiyle karar verildi.
|