|
TMK md. 1007 - Husumet
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
2010/1-336 E. 2010/396 K. 14.07.2010 Tarih
...
Davacı, davalı olarak <Tapu Sicil Müdürlüğü"nü hasım göstermiş; dava dilekçesi tapu sicil müdürlüğüne tebliğ edilmiş, tüzel kişiliği temsilen (izafeten) duruşmalara katılan Hazine vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. HUMK. 179/1.maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Davalının temsilcisinde yanılmış olma hali de bu duruma örnek oluşturmaktadır. Çözülmesi gereken sorun, tapu sicil müdürlüğünün davalı gösterilmesinin ve Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Dava dilekçesi ile birlikte dosya kapsamı değerlendirildiğinde; yolsuz işlemler sonucu oluşan kayda yönelik dava açıldığına dair Özel Daire kabulünün yerinde olduğu açıktır. Bu durumda, burada davalının sıfatının bulunup bulunmadığı ve buradan hareketle başka kurum ve kuruluşların davalı yanında yer alması gerekip gerekmediğinin tartışılması gereklidir.
İlkin belirtilmelidir ki, davacının dava dilekçesindeki içeriğine göre isteminin yasal dayanağı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi olup, bu hükümde Devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan sorumluluğu düzenlenmiştir. Devletin <tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluğuna> ilişkin olarak, kusursuz sorumluluk/ağırlaştırılmış sebep/ağırlaştırılmış objektif sorumluluk/ tehlike sorumluluğuna ilişkin kurallar uygulanır.
Genel olarak MK. nun 1007. maddesine dayanan davalar, tapu malikleri ve lehine sahte tescil kararı verilen gerçek veya tüzel kişiler ile Hazine arasında görülür. Bir başka deyişle bu anlamda hakları çatışanlar arasında görülür. Dava, MK'nun 1007. maddesince Devletin sorumluluğuna dayalı bir dava olduğuna göre husumetin hazineye yöneltilmesi zorunludur. Ne var ki, davacı dava dilekçesinde <Tapu Sicil Müdürlüğü>nü hasım göstererek dava açmıştır.
Davacının asıl dava etmek istediği kişinin <Tapu Sicil Müdürlüğü> değil, <Hazine> olduğu belirgindir.
Durum bu olunca, davanın davalı olarak salt tapu sicil müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali bulunmakta olup, bu durumun mahkemece resen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasma yöneltilebilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.2.2010 gün 2010/7-70-86 sayılı kararı).
Daha açık ifadeyle, mahkemece yapılacak iş; açıklanan hususlar ve dava dilekçesi içeriği de gözetilerek temsilcide hata halinin varlığının kabulü ile davacının davasını doğru hasma yöneltmesi için olanak sağlanmasıdır.
...
|