|
Parayı çekmek için vekaletname de artık ahzu kabz yetkisi içermesi şart değil diye yine THS de okumuştum. Konuya ilşkin Adalet Bakanlığının ilgili yazısı aşağıdadır.
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü
Sayı :B.03.0.HİG.0.00.00.03-045.02[02]-159-2011/3723/29359 24/11/2011
Konu :6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 74. maddesi
TÜRKİYE HALK BANKASI A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE
(Hukuk Müşavirliği)
İlgi : 01/11/2011 tarih ve 7364 sayılı yazınız
İlgi yazıda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 63.
maddesinde "Sarahaten mezuniyet verilmemişse vekil sulh olamaz ve aharı tahkim veya ibra
ve davadan hiçbir suretle feragat veya hasmın davasını ve teklif olunan yemini kabul veya
mahkümünbihi kabız ve haczi fekkedemez. Yeminin kabul veya reddini beyan için salahiyet
ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleye ittıla kesbettikten sonra
verilebilir"
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun söz konusu hükme karşılık gelen
"Davaya vekâlette özel yetki verilmesini gerektiren hâller" yan başlıklı 74. maddesinde ise
"(1) Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını
ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez, başkasını tevkil
edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi
yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden
yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık
çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı
ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri
sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği
açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez."
Hükümlerinin yer aldığı, ancak yeni düzenlemede "hükmolunacak şeyi teslim almaya"
ifadesine yer verilmediği belirtilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun
yürürlüğünden önce verilmiş olan vekaletnamelerde kendisine "ahzu kabz" yetkisi verilmemiş
olan vekillerin söz konusu Kanunun yürürlük tarihinden sonra da bu yetkiyi kullanmalarının
engellenmesi için kanuni düzenleme yapılması talep edilmiştir.
Konu incelendi;
Bilindiği üzere, vekalet akdine ilişkin olarak Borçlar Kanununun 386 ncı maddesinde
"Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini
veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler.
Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet
hükümleri cari olur.
Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur."
388 inci maddesinde "Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tesbit edilmemiş
ise, taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.
Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için icabeden hukuki tasarrufları ifa
salahiyetini şamildir.
Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame edemez, sulh olamaz, tahkim
edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez, bir gayrimenkulü temlik veya bir
hak ile takyit edemez."
hükümleri yer almaktadır.
Bu kapsamda aslolan vekaletin kapsamının sözleşmeyle tespit edilmesi ve vekil
edenin iradesini yansıtmasıdır. Bu nedenle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun
yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden önce düzenlenmiş ve "ahzu kabz" yetkisi içermeyen
vekaletnamelere dayanılarak 01/10/2011 tarihinde ve sonrasında vekaletnamede bulunmayan
bir yetkinin, dolayısıyla "ahzu kabz" yetkisinin vekalet verenin iradesine aykırı bir şekilde
kullanılamıyacağı, söz konusu Kanunun yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonra
düzenlenen vekaletnamelerde ise aksi belirtilmediği sürece ahzu kabz yetkisinin
kullanılabileceği, açıklanan nedenlerle konuya ilişkin olarak kanuni bir düzenleme
yapılmasına gerek bulunmadığı değerlendirilmekle birlikte, konuya ilişkin olarak
mahkemelerin yargı yetkisi kapsamında verecekleri kararların asıl olacağı kuşkusuzdur.
Bilgilerine rica ederim.
Ayhan TOSUN
Hâkim
Bakan a.
Genel Müdür
|