|
|
|
|
Sayın Konyalı,
İleri gitmedik ki geri başa dönelim. Siz kendi fikrinizdesiniz, ben kendi fikrimde.
|
|
 |
|
 |
|
Sayın Gemici
Aramızda fikir ayrılığı yok. Sizin de isabetle belirttiğiniz gibi hukuku siyasetçiler yapar; hukukçular uygular. Bu nedenle "Hukuk ne yapacak?" cümlesindeki "hukuk" sözcüğü hukukçuları değil, siyasetçileri ifade etmektedir.
|
|
|
|
Politikanın icazeti olmadan hukuk kendi başına bir maceraya kalkışır mı?
|
|
 |
|
 |
|
Hukuk siyasetin koyduğu kurallardan oluştuğuna göre hukukçunun maceraya kalkışması kurallara karşı çıkması anlamına gelir. Halbuki hukukçunun görevi kurallara karşı çıkmak değil; kuralları uygulamaktır. Aksi halde hukukçu kendini kanun koyucu yerine koymuş olur.
Teknolojinin denetlenmesi ulusal hukukla mümkün değildir. Teknolojinin denetlenmesi için uluslararası hukuk kuralları gerekmektedir. Halbuki uluslararası bir siyasi görüş ve siyasi güç bulunmamaktadır. İnsanlık kendini "ulusal sınırlarla ayırma" aşamasından henüz kurtulmadan, teknoloji ulusal sınırları aşmıştır. Teknolojik gelişme insanlığın gelişmesinden öne geçmiştir.
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Av.Hulusi Metin |
 |
|
|
|
|
|
|
Zamanın hukuku saatin icadını "şeytan işi" olarak değerlendirmişti
|
|
 |
|
 |
|
Saat şeytan işi değildir ama saatli bomba insan işidir. İnsanın şeytana ihtiyacı yoktur. İnsanlık masum teknolojik ilerlemeleri bile kendi kötü emellerine alet etmektedir.
Sonuç: İnsanlık, en azından teknolojinin kötüye kullanılmasını engelleyecek kadar kendini düşünmek zorundadır. Bu ilerleme ancak uluslararası hukuk alanında sağlanır.
Bir başka deyişle, işimiz zor.
Saygılarımla