Mesajı Okuyun
Old 28-11-2011, 21:44   #31
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Bence tartışılması gereken en önemli konu bir çok Avrupa Ülkesi'nde de uygulanan "Avukatla temsil Zorunluluğu'nun getirilmesi"dir.

Türkiye'de Avukatlık mesleğinin "tamam mı / devam mı" sorusuna yanıtı bence zorunlu temsilde yatmaktadır, bu nedenle mesleğin itibarını ve sosyal statüsünü korumakla görevli ve yetkili TBB'nin ve Yargılamayı hızlandırmak için yasaları değiştiren ve yine başka yeni bir düzenleme hazırlığı içinde olduğunu duyduğum Adalet Bakanlığı'nın bu düzenlemeye kafa yorması gerekir.

Konu hakkında daha fazla bilgi için aşağıda Doç.Dr.Mine Akkan'ın Bir seminerde yaptığı konuşma metnini alıntılamak gereğini duymaktayım.
Alıntı:


Neden avukatlık sınavı biz bu kadar söylüyoruz avukatlık sınavı olması gerektiğini , aslında 30 yıl önce falan hukukumuzda varmış, o zaman hukukçu sayısı azken varmış, şimdi avukatlık sınavının amacı ne olmalı , bir kere hukuk fakültesi sayısı ve öğrenci sayısı ve bunun karşılığında mezun sayısı oldukça fazla ama avukatlık sınavının amacı bu mezunları elemek değil, elemek olmamalı avukatlık sınavının amacı avukatlık mesleğini özellikle meslek hukuku iyi bilen ve lisanstaki öğrendiklerini uygulayabilen hukukçuları avukat yapabilmek. Dolayısıyla bu sınavın bir eleme sınavı olmadığını düşündüğünüzde aslında hukuk uygulamasına yararlı bir sınav olduğu sonucuna varıyoruz ve avukatlık sınavının mutlaka getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hep tartışılan şuydu , Amerika'da gördük, yedi yıllık bir eğitim, 4 yıllık bir lisans sonra 3 yıllık bir eğitim , bizde 4 yıllık fakülteyi bitirdikten sonra 1 yıllık staj sonrasında hemen avukat olunabiliyor herhangi bir sınav şartına bağlı olmaksızın.

Okul ve eğitimi tartışmak istemiyorum , çünkü pek çok hukuk fakültesi var ve öğretim görevlisi sayısı az, dolayısıyla hukuk eğitimi de güçlendirilmeli ama bunun sonucunda stajı da güçlendirmemiz gerekiyor. Şu anda uygulanmakta olan staj yönetmeliğine baktığımda aslında çok güzel 120 saatlik bir eğitim olduğunu görüyorum, 60 saati zorunlu anayasa hukukuna yönelik bir eğitim olduğunu görüyorum. Eğer bu eğitim çok iyi uygulanıyorsa bir nebze avukatlık mesleğinin geliştirilmesine, kalitesinin artmasına, bilgili donanımlı avukatlar mesleğe başlamasına hizmet edecektir,ancak avukatlık sınavı da getirildiği takdirde bu avukatlık mesleğinin çok daha iyi biçimde yürütülebileceğine inancım sonsuz.

Avukatla temsil zorunluluğu konusunda aslında hukuk muhakemeleri kanun tasarısıyla tartışma alevlendi tartışılmaya başlandı, nedir avukatla temsil zorunluluğu biraz ceza hukukunda zorunluluk sistemi var ama hukuk yargılanması bakımından baktığımız zaman, özellikle tarafların silah eşitliğinin sağlanması açısından, hukuk devleti ilkesi açısından, hukuk ilimi açısından, adil yargılanmak açısından pek çok şey saydım bunlar açısından olması gerekenler, hatta geç kalınmış bir düzenleme. Avukatla temsil zorunluluğu dediğimiz zaman, tasarıda getirilen düzenleme şimdilik 50.000 liranın üzerindeki davalara bakılıyor, fakat başbakanlık benim bildiğim kadarıyla tasarıdan bu düzenleme çıkartıldı, daha sonra bilim komisyonu kabul ettiği halde daha sonra adalet komisyonu çalışmaları sırasında bilim komisyonundan sonra adalet komisyonuna büyük millet meclisi başkanlığı altında çalışan aday komisyonu önerildi, adalet komisyonu çalışmaları sırasında tekrar önerilmiş avukatla temsil sorumluluğuna ilişkin hükmün konulması ve gerçekten ihtiyaç çünkü ülkemizin gerçekleri düşünüldüğü zaman hani okur yazar oranı demeyeyim ama pek çok kişi ne yapacağını bilmez durumda. Özellikle hukuk karmaşık hale geldikçe, özellikle hukuk alt dallara ayrıldıkça belki biz bile işin içinden hemen çıkamayacağımız çok problem oldukça avukatlığı temsil etmek zorunluluğu da gerçekten zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Adalet komisyonunda tekrar önerilmiş avukatla temsile ilişkin bir kurul mutlaka kurulsun diye, ancak avukatla temsil zorunluluğunun sadece hukuk muhakemeleri kanun tasarısında yapılmasının yeterli olmadığı onun yanında avukatlık kanununda bir genel düzenleme daha sonra birçok kanunda değişiklik yapılması gerektiği gerekçesiyle daha ileriki bir tarihe ertelenmiştir. Benim umudum avukatlık kanunuyla ilgili sizin karşılaştığınız sorunlarla beraber, avukatlık kanunuyla ilgili yeni bir düzenlemenin tasarı yapıldığı zaman avukatla temsil zorunluluğu sorununun tekrar gündeme geleceği ve bu konuda bir hüküm sevk edileceği yönünde. Bu umudu taşımakla birlikte, bir tehlikeye işaret etmek istiyorum, tabii sizler çok daha iyi biliyorsunuz. Parası olmayanlar adli yardımdan yararlanacaklar için her davada avukatla temsil zorunluluğu getirirsek , nasıl olacak, devlet bu yükün altından nasıl kalkacak, ben hep şöyle bakıyorum hiçbir zaman adil yargılanma hakkının önüne geçmemeli parasal sorun da, dolayısıyla tarafların silah eşitliğinin sağlanması , çünkü eğer adli yardımı da devreye sokmadan herkes kendi davasını açabilir derseniz bu durumda fakir olan, parası olmayan, bilinçli olmayan insan avukata danışmadan hakim önüne çıkacak ve belki de davayı kaybedecek , ama karşı tarafta bir avukat desteği ile birlikte , hukuku bilen biri elbette ki hakkıdır, hukuku bilen biri o davanın kazanılmasını sağlayacak , bu sebeple hiç bir şey bu adli yardım mekanizması tabii ki iyileştirmeler yapılırsa dediğim gibi bu özgürlüğün de önüne geçmemeli sadece tehlike budur, onun dışında tehlike yoktur. Avukatla temsil zorunluluğuna karşı olanlar, avukatlık mesleğinin iltimaslı hale getirildiğinden bahsetmektedir, böyle şey söz konusu değildir, hiç zannetmiyorum avukatla temsil zorunluluğundan avukatlar çok para kazanacak, bütün bu davalar avukatla temsil edildiğinde iş artacak herkes mutlu olacak diye bir şey yok, Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre avukatlarla ilgili avukatla temsil zorunluluğuyla ilgili olarak sadece %20 oranında avukatların bunu aldığı sonucu ortaya çıkmış dolayısıyla böyle avukatlara para kazandırma, avukatların işlerinin artması, ekonomik bağımsızlıkların güçlenmesi söz konusu değil, kaldı ki avukatın da ekonomik bağımsızlığa sahip olması gerekiyor bu sebeple avukatla temsil zorunluluğunun, avukatlık mesleğini diferansiyel hale getirmek yerine, hem ekonomik bağımsızlık hem de tarafların hak arama özgürlüğünün sağlanması açısından getirilmesi şart oluyor. Hukukumuzda avukatla temsil zorunluluğu 70 le 71. Maddeye hukuk sorunları kanunu kabul edilmiş , eğer davasını bizzat takip eden kimse mahkeme huzurunda uygun olmayan hal ve tavırda bulunursa, hakim gerekirse bir vekilin temsil etmesine karar verebilir. 71.madde de iki taraftan birinin gerektiği gibi davasını takip edecek ehliyeti olmadığı görülürse avukatlarla temsil etmesine hakim tarafından karar verilebilir. 2001 tarihi avukatlık kanununa getirilen bir düzenlemeyle anonim şirketler ve yapı kooperatifleri için bir sözleşme ve avukat bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Dolayısıyla hukukumuzda yavaş yavaş, avukatla temsil zorunluluğuna doğru bir yol izlenmektedir. Özellikle hukukun karmaşıklaştığı, hukukun yeni yeni dallarının çıktığı, fikri mülkiyetten bahsettik, elektronikten bahsettik, bunları normal bir vatandaşın hukuk çerçevesinde kendisinin yapabilmesi çok zor, onun için avukatla temsil edilmesi kişilere çok daha fazla kolaylık sağlayacak, ayrıca mahkemelerin iş yükünü de azaltacaktır. Mahkemelerin iş gücü nasıl azalacak? Açılmasında yarar görülmeyen, ümitsiz bulunan, hiçbir sonuç vermeyecek davaların önlenmesini sağlayacak belki. Belki tarafların uzlaşmaları sağlanacak. Avukata zorunlu olarak danışmak, bir hukuki yardım almak, belki çok kolay çözülebilecek, özellikle kamu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, kira anlaşmazlıklarında veya trafik kazalarındaki uyuşmazlıklarda çok kolaylıkla avukatın tarafları uzlaşmaya yönlendirmesi söz konusu olacak. Burada belki bir konunun altını çizmek lazım. Avukat mutlaka dava açtığında veya takip yaptığında ücret kazanmayacak, elbette ki tarafları uzlaştırdığında da belli bir ücrete hak kazanması gerekecek. Dolayısıyla gereksiz davaların açılmasının önlenmesi, veya kolaylıkla çözümlenebilecek, tarafların uzlaşmasının mümkün olduğu uyuşmazlıkların dava yoluna gitmeden çözümlenmesi mahkemelerin iş yükünü azaltacak, bunun yanında avukatın özellikle somut olayları eleyerek mahkeme önüne getirmesi, o uyuşmazlığın her şeyini değil, sadece çekişme konusu olan vakaların mahkeme önüne getirilmesiyle belki hakimi boş yere uyuşmazlıkla ilgisi olmayan şeyleri ayıklamasına engel olacaktır. Böylelikle hakim çok daha rahat ve kolay karar verebilecektir.