Mesajı Okuyun
Old 17-11-2011, 17:49   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

T.C. Danistay 10.D, 1987/317 E.,1987/1924K.30.11.1987 T.
Davacının işgal ettiği taşınmaz mal nedeniyle tahakkuk ettirilen ecrimisilin süresinde ödenmemesi üzerine düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı Vergi Mahkemesi dava konusu ödeme emrinin 31.10.1986 tarihinde, birlikte kalan Mehmet Ocakhanoğlu’na tebliğ edildiği, davanın ise 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde belirtilen yedi günlük dava açma süresi geçirildikten sonra, 20.11.1986 tarihinde açıldığı, davacının tebellüğ eden kişi ile aynı çatı altında oturmadığı yolundaki iddiasının ise, bir kişi ile aynı köyde ikamet etmeleri, cadde, sokak ve mahallesi bulunmayan ve aynı mahalde ikamet edilen küçük tip bir köyde PTT elemanınca verilen tebligata (müştereken dava konusu araziye tasarrufta bulunanların aynı gün içinde aldıkları halde) davacının almaması ve ittılaı dışında kalmasının mümkün olamayacağı ve Mehmet Ocakhanoğlu ile aynı köyde ikamet etmediği iddiasını da tevsik edemediği gerekçesiyle süre yönünden reddetmiştir.
Davacı ise, tebligatın usulüne uygun yapılmadığını öne sürerek bu kararın temyizen incelenmesini ve bozulmasını istemektedir.
7201 sayılı tebligat Kanununun 10. maddesinde, tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa, en son adresinde yapılacağı belirtilmiş, aynı kanunun 16. maddesinde de kendisine tebliğ yapılacak şahsın adresinde bulunmaması halinde, tebliğin kendisi ile birlikte oturan ailesi efradından veya hizmetçilerinden birine yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Tebligat Kanununda, yukarıda açıklanan madde hükümlerinin, ilgilinin oturduğu birimin niteliğine göre farklı uygulanacağı yolunda da herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının, Mehmet Ocakhanoğlu ile aynı köyde ikamet etmesinin, söz konusu madde hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Öte yandan, Tebligat Kanununun 32. maddesinde, usulüne aykırı yapılmış olan tebligatta muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi addolunacağı kuralı da yer almıştır.
Hal böyle olunca, gerekli inceleme yapılmadan davanın süre yönünden reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, davacının 2577 sayılı kanunun 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.