|
|
|
|
Henüz karşılaştığım bir dava ile ilgili olarak site üylerinden yardım rica edecektim.Zİra davayı kabul edip etmeme konusunda kararsız kaldım.Ayrıca mesleğe yeni başlamış biri olarak aşina olmadığım bir konuyla karşı karşıyayım. Olay şöyle ki;
1)Müvekkil ile eşi 4-5 sene evvel geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açıyorlar. Bu davadan evvel ise eş müvekkilden mal kaçırmak için muvazaalı olarak üzerindeki taşınmazları bir arkadaşına devrediyor.Ve işlem tapuda gerçek bedele yakın değerler üzerinden yapılmış bir satış gibi görünüyor.
2)Taraflar boşanıyorlar.Ancak müvekkil hala taşınmazlardan birinde yaşamaya devam ediyor ve taraflar arasında malvarlığı hiç uyuşmazlık konusu olmuyor.
3)Taraflar boşandıktan ve belli bir süre geçtikten sonra eş devrettiği taşınmazları geri almak istiyor.Ancak ne yaptıysa olmuyor.Hatta hileye dayalı olarak açılan tapu iptali davasını kaybediyor ve dava kesinleşiyor.
4)Tüm bunlar olup biterken taraflar tekrar aralarını düzelttip evleniyorlar.
5)Son olarak da müvekkilin oturduğu eve taşınmazları devralan şahıs tarafından evi boşaltması için ihtar gönderiliyor.Olanlardan habersiz olan müvekkil ihtarı alınca gerçekleri eşinden öğreniyor.
Tüm bu anlatılanlar ışığında müvekkilin taşınmazlardaki payına yönelik açabileceği bir dava var mıdır? Varsa niteliği nedir?
Şimdiden çok teşekkür ederim. İyi günler...
|
|
 |
|
 |
|
Bana göre, inanç sözleşmesi ile ilgili yargısal uygulamaların ve öteden beri dayanılan İçtihadı(tarihini hatırlamıyorum) Birleştirme Kararının incelenmesi gerekiyor.
Eğer Eş, üzerinde bulunan gayrimenkulleri alıcıya satış yolu ile devretmiş ise, ve bunların aslında BEDELSİZ olduğuna ve ileride geri verileceğine dair alıcıdan YAZILI bir belge (muvazaa belgesi) almamışsa, işiniz zor görünüyor. Öte yandan, artık hile nedenine de dayanma şansınızı kaybetmişssiniz. Kolay gelsin.. Benim bildiğim bu...