Mesajı Okuyun
Old 10-11-2011, 18:00   #1
Av.Meryem Kaya

 
Varsayılan Belediyenin ticari şirketi - Tasarrufun İptalİ

Merhaba;
Açmış olduğum Tasarrufun iptali davası ile ilgili çok acil görüşlerinize ve varsa bu hususla ilgili Yargıtay karlarına ihtiyacım var.Araştırmalarıma rağmen benim olayımla ilgili bir duruma rastlamadım,yardımcı omursanız sevinirim.
Bir Belediyenin ticari şirketi(hazır beton ) aleyhine açmış olduğumuz işçilik alacakları davalarımız lehimize sonuçlandı.Bu arada Belediye,borçlu şirketin %99 hissesine sahip ve borçlu şirketin müdürü aynı zamanda Belediye Başkanı.İlamı icra yolu ile takibe koyduk,takip kesinleşti.Fakat davalar bitip icra takibi aşamasında geldikten sonra icra takipleri yapılmaya devam edildiği için Belediye Başkanı öncelikle müdürü olduğu şirketten kira alacağı olduğu gerekçesi ile şirket aleyhine icra takibi başlatıp şirket hesaplarına haciz uyguladı,sonra da şirketin alacaklarını daha önce ticari işletme izni verilmeyen Belediyenin bir işletmesi üzerinden tahsil etmeye başladı.İşetmenin yetkilisi de aynı kişi.Bunun için de işletmenin daha önce açılmış olan ve fakat kullanılmayan banka hesaplarını kullandı.Bu hususu icra dosyasında açtığımız talep ile tespit ettik.Şirketin üzerinde takip sırasında da gayrimenkul ve araçlar vs.zaten yoktu.Tek dayanabileceğimiz nokta hesaplardaki mevduatları idi.Bu işlem başlatıldığında işletmenin tek yetkilisi yine Belediye Başkanı idi ve başka hiçbir işçi veya işletme elamanı yoktu.Banka hesapları aracılığı ile yapılan bu haksız tasarrufun ve alacağımız almamızın engellenmesi için yapılan tüm tasarrufların iptali için işletmenin bildirdiğimiz hesabına ve tüm hesaplarına ihtiyadi haciz talepli dava açtık.Mahkeme alacağımız ölçüsünde talebimiz gibi ihtiyadi haciz kararı verdi.Fakat işletme dolayısıyla borçlu şirket müdürü(aynı zamanda Belediye başkanı)ilçedeki bankanın hesabına ihtiyadi haciz koyduğumuzdan bu defa ilin hesabında aynı işlemleri sürdürdü,bu defa alınan ihtiyadi haczin ildeki banka hesabı için de uygulanmasını talep ettik,bu hesaba da ihtiyadi haciz konulduktan sonra farklı bir bankada hesap açıldı ve oradan işlemler yürütüldü halen de yürütülmektedir.
Bu arada biz davayı açmadan önce Belediyece Meclis kararı alınıp,Belediyece şirkete kiralanan tüm araçların bedelsiz olarak işletmeye devredildiğini, işçilerin bir kısmının da şirkete devredildiğini dosyaya gelen belgeler ile dava sırasında öğrendik.
Şirketin devri de hem devralan hem devreden aynı kişiler olduğu, mal kaçırma niyeti açık olduğu ve devir konusunda herhangi bir ilan ya da bildirim bulunmadığı bu yönde iddia bile olmadığı için de tasarrufun iptali sebebi olduğunu dava sırasında beyan ettik.
Son banka için ihtiyadi haciz talebimiz mahkemece ayrı bir tasarruf olduğu gerekçesi ile ayrı dava açılması için reddedildi. Devir konusunun da dava açılırken dayanılmadığı belirtildi.
Sonuç olarak işletme önce hiçbir üretim yapmadan borçlu şirketin alacaklarını tahsil etti,daha sonra da hem şirket adına kesilen faturaları tahsil etti,şirketin borçlarını,işçilerin maaşlarını bu hesaptan ödedi,hem de şirketin aynı işini sadece başka bir isim altında yapmaya,kağıt üzerinde devredilen şirketin Belediyeden kiraladığı araçlar ve şirketten devredilen bir kısım işçilerle yürütmeye devam etti.İcra takibi yapılmaya başlanmasından itibaren şirketin hesabındaki hareketlerinin kesildiği ve bu tarihten itibaren işletme hesabında aynı işlemlerin yapıldığı dosyada mevcut hesap hareketlerinde açıkça görülmektedir,yine belirttiğim tüm hususlar dosyadaki belgelerle sabittir.
Bu işlemleri yapan tüm birimlerin yetkilisi aynı şahıs yani Belediye Başkanıdır.Mal kaçırmak ve alacağı ödememek niyeti ile Somut bir gayrimenkul devri ya da araç devri gibi bir durum olmadığı için gayrimenkule veya araca ihtiyadi haciz talepli tasarrufun iptali gibi net bir durum benim dosyamda yok.Bu nedenle bana uyan yol gösterecek bir karar bulamadım.
Kanunda iptali istenilen tasarruflar sınırlı sayıda sayılmadığı yapılan bu işlemlerin de alacaklıyı zarara uğratmak üzere yapılan tasarruf işlemleri olduğu,hakimin de tasarrufun iptali nedeni ile ilgili olarak taleple bağlı olmadığına ilişkin kararlar Mahkemeye ibraz edilmiştir.


Sorularım şunlar;
Tüm bankalara haciz talep ettiğim ve tüm tasarrufların iptalini talep ettiğim, talep ederken Belediye-Şirket-İşletme arasındaki işlemleri bilmem mümkün olmadığı,tüm birimlerin yetkilisi aynı olduğu ve haciz konulan hesaplardan farklı hesaplarda işlem yapılması açıkça kötüniyeti gösterdiğinden,aynı alacak miktarı için yine aynı harç yatırılarak başka bir banka hesabı için tasarrufun iptali davası açmak gereksiz ve usul ekonomisine de aykırı olacağından,alacağımızı engellemek için başka banka hesabı açılarak işlem yapılması durumunda bu işlem için bence ayrı bir dava açmakta hukuki bir yarar yoktur.
Yine şirketin Belediye Meclis kararı ile bile olsa devredilmesi ve bunun ilan bile edilmemesi yine dosyada başka bir işleme gerek kalmadan tasarrufun iptalini gerektiren bence ayrı bir husustur.
Ben,yetkilisi aynı olan birimlerin yaptığı,önceden açılan hesapta işlem yürütme ile başlayan devir ile devam eden ihtiyadi haciz konuldukça da farklı hesap açmak suretiyle yapılan bu işlemlerin birbirine bağlı tasarruf olduğu bu nedenle her biri için ayrı dava açılamayacağı kanaatindeyim.Açılacağı düşünülse bile alacak miktarı ve ferileri için zaten dava açılıp harcı masrafları yatırıldığından aynı miktar için birden fazla dava açılmasının (daha sonra birleştirilme ihtimali de düşünüldüğünde ) mümkün olmadığını düşünüyorum.
Alacağı engellemek için yapılan iptali istenilen durum somut olmadığı ve fakat tek haczi gereken işlemin mevduat hesapları olduğu,şirketin zaten başka malı bulunmadığı ve sadece bunun engellenmeye çalışıldığı düşünüldüğünde bu mevduatlardaki miktarın haczi ve bu tasarrufun alacak miktarı kadar iptali için bu dava açılmıştır.
Yine önceden tüm hesaplar için ihtiyadi haciz kararı verildiği ve itiraz üzerine reddedilip bu karar kesinleştiğinden,Mahkemenin bildirdiğimiz son banka hesabı için ayrı dava açılması gerekir diye belirttiği kararın yerinde olmadığı kanaatindeyim.
Tasarrufun iptali davası açılması için gerkeli tüm şartlar olayda mevcut.

Bu hususta ya da buna benzer bir hususta bir iptal davası açan,böyle bir durumla karşılaşan ya da elinde Yargıtay kararı olan ve fikirlerini paylaşmak isteyen arkadaşlarım yardımcı olurlarsa sevinirim…
Saygılarımla..