|
Kesin Teminatın İrat Kaydedilmeden Paraya Çevrilmesi
Sayın Meslektaşlarım,
Vekili olduğum kamu kurumu, x işi için alt yükleniciden aldığı kesin teminatı, teminatın alındığı bankanın TMSF'ye devredilmesi sebebiyle riskli görerek paraya çevirmiş, ancak irat kaydetmemiş, kasasında teminat olarak bekletmiştir. daha sonra alt yüklenici şirket aleyhine, paraya çevrilen miktar için, Birleşik Fon Bankası tarafından icra takibi başlatılmıştır. bu teminat için alt yüklenici şirket bir gayrimenkulü ipotek göstermiş ve gayrimenkul satılma tehlikesi içerisindedir. alt yüklenici şirket bunun üzerine, teminatın haksız olarak paraya çevrildiği, bunun yüzünden haklarında icra takibi başlatıldığı, dolayısıyla zarara uğradıkları gerekçesiyle ticaret mahkemesi nezdinde aleyhimize alacak davası açmıştır. Dava sonucunda mahkemece, icra dosyasına herhangi bir ödeme yapılmadığı, dolayısıyla henüz herhangi bir zarar doğmadığı, davanın mevsimsiz açıldığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. doğal olarak yargıtay'a gitme hakları doğmuş, haliyle karar henüz kesinleşmemiştir.
bu arada alt yüklenici şirket, x işinin tamamlandığını, geçici ve kesin kabullerinin yapıldığını (gerçekten yapılmıştır) dolayısıyla paraya çevrilerek nakden kasamızda bulunan kesin teminatın kendilerine iadesini talep etmektedir. Ayrıca, davacı şirket, eğer kesin teminatları iade edecekseniz, biz davadan feragat etmeye veya temyize gitmeyerek kararın kesinleşmesine razıyız demekte. Yani dertleri zarar ziyan değil, kesin teminatları iade alarak, ipoteğin paraya çevrilmesini engellemek.
Kurum yöneticilerince, kesin teminatın iade edilip edilemeyeceği tarafıma sorulmuştur.
(Bu arada dosya tarafımdan takip edilmemiş, 2009 yılında karara çıkmış ancak bugüne kadar tebliğ masrafı karşı tarafça yatırılmadığından tebliğe çıkmamıştır. Dosyayla ilk kez bugün muhatap oluyorum. Takip eden avukat artık avukatımız değil.)
İlk intibam, devam eden ve kesinleşmemiş bir davaya konu kesin teminat mektuplarının, dava kesinleşinceye kadar iade edilmemesi gerektiği. Malumunuz, bir kamu kurumu olmamız hasebiyle Sayıştay denetimine tabiyiz, sıkıntı çıkmamasına azami dikkat etmek zorundayız.
Daha sonraları oluşan düşüncem ise, davaya konu olan şey, kesin teminat mektuplarının iadesi değil, nakde çevrilmesinden dolayı ortaya çıkan zararın tazmini. Dolayısıyla, zaten bitmiş olan x işine ait teminatın doğal olarak iade edilmesi, nakde çevrilmesindan doğan zararın tazmininin bu husustan ayrı değerlendirilmesi gerektiği.
Bu iki düşünce arasında sıkışıp kaldım.
İlk düşüncenin handikapı, eğer Yargıtay red kararını onarsa, biz kesin teminatı ömür boyu elimizde mi tutacağız. Bitmiş bir iş ise eğer bu zaten mümkün değil, her halükarda iadesi gerekmekte.
İkinci düşüncem ise, yanlış bir değerlendirme sonucu Kurumu zarara uğratarak Sayıştay'ca kişi borcu çıkarılmasına maruz kalmak.
Görüşlerinizin karanlık olan yolumu aydınlatması, bir ufuk açması umuduyla iyi günler dilerim.
|