Mesajı Okuyun
Old 23-10-2011, 22:06   #9
magistra175

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hukuk işçisi

Muvazaa ile inançlı temlik farklı iki kavramlar olsa da benzer noktaları vardır.Benzerliklerden en önemlisi ise tarafların ortak gizli bir gayesinin olmasıdır.Ancak muvazaada; muvazaalı işlem ile gayeyi gizlemek amaç iken yani görünürdeki işlemin hiç olması istenmez iken, inançlı temlikte; inanç anlaşması gayenin gizlenmesi için bir araçtır ve görünürdeki işlemi hükümsüz kılmak için değil tamamlamak veya sınırlandırmak için yapılır.Yani gizli bir gayenin varlığı yalnızca muvazaa için geçerli bir olgu değildir.Olayda teminat gayesi tapu sicilinden anlaşılamamaktadır.Bunlardan başka inançlı temlike ilişkin yazdıklarınıza aynen katılıyorum.

Uyuşamadığımız hususlar ise;

1-İnançlı temlik anlaşmasının resmi şekilde yapılmamasının, inançlı temlik anlaşmasının hükümsüzlüğüne neden olup olmayacağıdır.
Cevap:Daha öncede söylediğim gibi sözleşme özgürlüğü kapsamında inanç anlaşmasının geçerliliği bir şekle bağlı değildir.Fakat miktar senetle ispatı gerektirdiği durumlarda adi yazılı ispat yeterlidir bence.Bu nedenle resmi şekilde yapılmaması hükümsüzlüğünü doğurmaz.

2-Teminat amaçlı inançlı temlikin lex commissoria yasağına aykırılık teşkil edip etmediği,bu nedenle kanuna karşı hile olup olmadığıdır.
Cevap:Teminat amaçlı inançlı temlikte teminat konusu şeyin mülkiyetinin iadesi yükümlülüğü vardır.Borç doğurur niteliktedir ve sahibine şahsi hak bahşeder.Eğer inançlı temlik sözleşmesinde vadede borç ödenmediği takdirde teminat konusu taşınmazın borca karşılık kesin olarak alacaklıda kalacağı kararlaştırılırsa sizin dediğiniz gibi yasağa aykırılık ve kanuna karşı hile oluşur.Olayımızda ise sözlü olarak dahi olsa teminat konusunun borç ödendiğinde iade edileceğine dair inanç anlaşması vardır.Bu nedenlerle olayda ne yasağa aykırılık vardır, ne de kanuna karşı hile kastı vardır.

Sonuç olarak inançlı temlik ispat edilse bile zamanaşımı süresi dolduğundan meslektaşım hile müessesesini denemelidir.Hileden kastım kanuna karşı hile değil şahsa karşı hiledir.




Sevgili Meslektaşım,
Karşı görüş beyan ettiğiniz her iki kaleminde mesnedini, taraflar arasında var olduğunu iddia ettiğiniz inançlı temlik sözleşmesi teşkil etmektedir. Ben görüşümde ısrarcıyım ve taraflar arasında inançlı sözlmeşmenin geçerli olarak kurulmadığını yineliyorum. Keza, görüşümü destekler nitelikte bir pozitif kanun hükmünü de yukarıda beyan ettim. Ayrıca inanç sözlemesinin konusunun taşınmaz olması halinde resmi şekle bağlı olduğu tartışmaya yer olmaksızın doktrinde de benimsenmektedir. Bunun aksini iddaa eden bir yazarla ve yahut mahkeme kararıyla karşılaşmanız durumunda beni de bundan haberdar ederseniz sevinirim. Bu konuyu daha iyi idrak edebilmek adına, imkanınız olursa çok değerli bir başucu kitabı olan, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler kitabını edinmenizi tavsiye ederim.