Mesajı Okuyun
Old 23-10-2011, 20:55   #8
hukuk işçisi

 
Varsayılan

Alıntı:

Görüşlerinize tamamen katılmıyorum. Şöyle ki; Muvazaa ile inançlı temlik farklı şeylerdir ve sizin bahsettiğiniz "Taraflar gayelerini başkalarından gizlemek için inançlı temlik yaparlar." ibaresi inançlı temlikin değil, muvazaanın bir özelliğidir.

Muvazaa ile inançlı temlik farklı iki kavramlar olsa da benzer noktaları vardır.Benzerliklerden en önemlisi ise tarafların ortak gizli bir gayesinin olmasıdır.Ancak muvazaada; muvazaalı işlem ile gayeyi gizlemek amaç iken yani görünürdeki işlemin hiç olması istenmez iken, inançlı temlikte; inanç anlaşması gayenin gizlenmesi için bir araçtır ve görünürdeki işlemi hükümsüz kılmak için değil tamamlamak veya sınırlandırmak için yapılır.Yani gizli bir gayenin varlığı yalnızca muvazaa için geçerli bir olgu değildir.Olayda teminat gayesi tapu sicilinden anlaşılamamaktadır.Bunlardan başka inançlı temlike ilişkin yazdıklarınıza aynen katılıyorum.

Uyuşamadığımız hususlar ise;

1-İnançlı temlik anlaşmasının resmi şekilde yapılmamasının, inançlı temlik anlaşmasının hükümsüzlüğüne neden olup olmayacağıdır.
Cevap: Daha öncede söylediğim gibi sözleşme özgürlüğü kapsamında inanç anlaşmasının geçerliliği bir şekle bağlı değildir.Fakat miktar senetle ispatı gerektirdiği durumlarda adi yazılı ispat yeterlidir bence.Bu nedenle resmi şekilde yapılmaması hükümsüzlüğünü doğurmaz.

2-Teminat amaçlı inançlı temlikin lex commissoria yasağına aykırılık teşkil edip etmediği,bu nedenle kanuna karşı hile olup olmadığıdır.
Cevap:Teminat amaçlı inançlı temlikte teminat konusu şeyin mülkiyetinin iadesi yükümlülüğü vardır.Borç doğurur niteliktedir ve sahibine şahsi hak bahşeder.Eğer inançlı temlik sözleşmesinde vadede borç ödenmediği takdirde teminat konusu taşınmazın borca karşılık kesin olarak alacaklıda kalacağı kararlaştırılırsa sizin dediğiniz gibi yasağa aykırılık ve kanuna karşı hile oluşur.Olayımızda ise sözlü olarak dahi olsa teminat konusunun borç ödendiğinde iade edileceğine dair inanç anlaşması vardır.Bu nedenlerle olayda ne yasağa aykırılık vardır, ne de kanuna karşı hile kastı vardır.

Sonuç olarak inançlı temlik ispat edilse bile zamanaşımı süresi dolduğundan meslektaşım hile müessesesini denemelidir.Hileden kastım kanuna karşı hile değil şahsa karşı hiledir.