19-10-2011, 19:42
|
#2
|
|
Merhaba,
Nüfus Hizmetleri Kanunu’na göre Türk vatandaşı da olan murisin yurt dışında doğan çocuklarını nüfus müdürlüğüne ya da dış temsilciliğe bildirmesi gerekirdi. Dış temsilcilğe bildirmişse, dış temsilciliğin nüfus müdürlüğüne bildirmesi gerekirdi. Böyle bir bildirim yoksa ikinci evliliği dolayısıyla mirasçı olanların vekili olacaksanız ikinci evlilikteki eş Türk vatandaşıysa kendisinden alacağınız vekalet ve doğum belgesiyle bu bildirimde, siz de bulunabilirsiniz. Eş bizzat kendisi de bulunabilir. Doğum belgesi yoksa beyana itibar edilir. Bu durumda uluslararası yazışmalarla vakit kaybetmenize gerek kalmaz.
Bu taktirde veraset ilamı için açacağınız davada, eğer ilk evlilikten olan çocuk da nüfus kaydında görünmüyorsa siz bu hususu dilekçenizde hiç belirtmezseniz sadece müvekkilleriniz lehine ilamı alır ve işlem yaparsanız bundan daha sonra haberdar olan ve veraset ilamında görünmeyen diğer çocuk ileride gerekli hukuki yolları aştıktan sonra veraset ilamının iptalini isteyerek haklarına kavuşabilir. Aynı durum karşı tarafın sizi işin içine katmadan alacağı ilam neticesi intikalleri sağlaması halinde sizin için de geçerli olur. Yani işler çok karışır.
Taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesi davası açısından zamanaşımı yok. Bankadaki para açısından ise Bankacılık Kanunu’ ndaki 10 yıllık sürenin miras payı açısından da geçerli olup olmadığını araştırmanızı tavsiye ederim. Bu durumda hesapta hiç hareket olmaması gerekmektedir. Faiz işliyorsa bu durumda zamanaşımı da son faiz tarihinde ( mi? ) başlar . Esasen 10 yıllık süreye tabiyse bu para, sürenin dolmasından 3 ay önce bankanın bildirimde bulunması gerekmektedir, ancak müvekkilleriniz yurtdışında olduğundan bu bildirime vakıf olamayabilirler.
Kayyım açısından, ortaklığın giderilmesi davasındaki davalı davacı sıfatının ( Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi gibi istisnai durumlar dışında ) çok da aktif sıfatlar olmadığını düşünüyorum ve velisiyle aynı tarafta yer alacak küçüğe kayyım atanmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak örneğin, taksim sözleşmesinde velinin çocuk adına da sözleşmeyi imzalaması durumunda bu sözleşme, küçüğü borç altına sokan bir işlem olduğundan geçersiz olmaktadır. Bu husus nedeniyle kayyım konusunda ben de emin değilim. Ama bilemiyorum sonuçta aynı da değiller.
Soru ilgimi çektiğinden başkaca cevapları ben de merak ediyorum.
Kolay gelsin…
|