|
T.C
Y A R G I T A Y
8.Hukuk Dairesi
Sayı:
Esas Karar
2002/9338 2003/3446
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Mahkemesi : B Sulh Hukuk Hâkimliği
Karar Tarihi : 09.07.2002
Esas ve Karar No : 200l/523 2002/671
Yasemin ile Hakan aralarındaki elatmanın önlenmesi ve kâl davasının kabulüne dair B Sulh Hukuk Hâkimliğinden verilen 09.07.2002 gün ve 523/671 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 0l.04.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.Duruşma günü temyiz eden davalı vekili ve karşı taraftan davacı vekili geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi,gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, G mahallesi Göksu evleri, Susam sok. B adresinde bulunan S.S. Göksu Evlerı Arsa ve Yapı Kooperatifi tarafından yaptırılan villalardan B-94-b kapı numaralı villaya vekil edeninin yasal zilyed bulunduğunu, sınırda yer alan B-95-b kapı numaralı villanın zilyedi davalı Hakan ın çevresindeki mevcut duvarı yükseltmesi nedeniyle statik ve güvenlik bakımından tehlike yarattığını, villasının cephesinin daralması ve güneş ışığını kesmesi ısı ve ışık kaybına yol açtığını ileri sürerek bu yer üzerinde yapmış olduğu inşaatın kaldırılmasına ve elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, bitişik olan villalar arasında kot farkı olduğunu, bunun düzeltilmesi için dava konusu duvarın vekil edeni tarafından yaptırıldığını, herhangi bir tehlike ve zarar doğurmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafından yapılan duvarın yıkılmak suretiyle davalının elatmasının önlenilmesine ve sonradan yapılan ilave duvarın kaldırılmasına karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların zilyet bulundukları villaların S.S. Göksu Arsa ve Yapı Kooperatifi tarafından yaptırıldığı, dava tarihinde ferdi mülkiyete geçilmemiş olmasına karşın, taraf ortakların yerleşmek suretiyle zilyet bulundukları, davacının zilyetliğindeki B-94-b villa ile davalının zilyetliği altında bulunan B-95-b villaları arasında 5 metre kot farkı nedeniyle 3,42 metre ve ortalama kalınlığı 0,30 m olan bir istinat duvarının kooperatifçe yapıldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı vekili, davalı Hakan ‘ın mevcut duvarın üzerine projesiz olarak yoldan itibaren 1,55 metre yüksekliğinde 25 cm kalınlıklı ve 10,40 metre uzunluğunda yaptırmış olduğu ikinci duvarın kaldırılmasını ve elatmanın önlenilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş şekline göre uyuşmazlığın davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan MK.nun 661 ve 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK.nun 737 ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca çözüme kavuşturulması gerekir. TMK.nun 737.maddesinde “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetlerini sürdürürken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.” denilmiş, kazı ve yapılar başlığını taşıyan 738.maddesinde de; malik kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara
onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorunda olduğu vurgulanmıştır. Bu hükümlerin ortak düzenlenmesinden malik mülkiyet hakkını kullanırken komşuluk hak ve hukukunu düzenleyen kanun hükümlerine uymak zorunda olduğu belirtilmiştir. Başka bir anlatımla; malik mülkiyet hakkını hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içerisinde kullanabilir. Somut olayda; tarafların ortağı bulunduğu kooperatifçe yapılan ortak istinat duvarının üzerine davalı Hakan ın hiç bir statik hesap ve betonarme çizimini yaptırmaksızın yukarıda ölçüleri verilen duvarı yaptırdığı yapılan inceleme ile belirlenmiştir. Az öncede açıkladığımız üzere; taşınmaz maliki toprağında bina yaparken veya mevcut bina yenilerken komşusuna zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Duvar örmek ve yükseltmek yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre bina kavramı içerisine girer. Kooperatifçe ferdi mülkiyete geçilmemiş olmasına karşın, kapı numaraları verilen villalar tarafların kullanım ve yararlanmasına terkedilmiş olup, zilyetlik hakkına sahip olan kimselerin de belirtilen komşuluk hukukunu düzenleyen kurallardan yararlanacakları hususunda duraksamamak gerekir. Bu yerlerden eylemli olarak yararlanmalar karşısında taraflar TMK.nun 737.maddesi hükmü karşısında komşu sayılırlar. Uzman bilirkişi kurulunca düzenlenen 13.02.2002 günlü raporda; davalı Hakan ın mevcut istinat duvarı ve üstüne yapılan yeni istinat duvarı ile ilgili hiçbir betonarme hesap ve çizim ve yine ayrıca statik hesap ve betonarme projesi çizimi yaptırmadığı, yapılan ilave duvar arkasını doldurmakla ortalama 1/10 metre yüksekliğinde toprak etkisine eşit bir şarj ile duvarı zorlamış olduğu, mevcut duvar nedeniyle davacının zilyetliği altında bulunan villanın salon ve balkonundan bakıldığında yapılan ilave duvar sebebiyle manzarasının ve ışığının önemli ölçüde kapatıldığı, villanın değer kaybına uğratıldığı, yapılan yeni duvar estetik görünümden uzak olduğu ve çevre ile uyum sağlamadığı açıklanmıştır. Tüm bunlardan ayrı, mevcut duvara ilaveten dava konusu duvarın yapılmasında gerekli olduğu davalı tarafından savunulmadığı gibi bilirkişi heyetince de inşaat tekniği bakımından yapılmasının zorunlu olduğu yolunda herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır. Tüm bu açıklamalar karşısında mahkemece toplanan deliller ve dosya içeriği gözönünde tutularak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 275.000.000.-TL. Avukatlık ücretinin KDV’.si ile birlikte davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 20.250.000 lira peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 60.750.000 liranın temyiz edenden alınmasına 13.05.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|