Mesajı Okuyun
Old 16-10-2011, 02:47   #1
cevheri

 
Varsayılan Dolandiricilik

Müvekkilin alacağından dolayı A ve B firmasına karşı icra takibi başlattık,firmalar itirazında söz konusu malların alınmadığını,faturaların kendisine tebliğ edilmediğini,A firmasında çalışan sigortalı işçi tarafından firma adına hareketle yetkisiz olarak siparişler verdiği ve dolandırıldığınızı beyan etmektedirler.

Yaptığımız araştırmada borçlu firma bünyesinde sigortalı çalışanın siparişleri verdiği, firma adına hareketle malları 3.bir şahsa teslimini sağladığı,firmada çalıştığı beyan edilen bazı kişilerin hayali kişiler olduğu ve bizim dışımızda 10 firmanın da aynı yöntemlerle dolandırıldığı anlaşılmaktadır.

Faturalar grup firmaları olan (A) ve (B) firmalarına kesilmiş olup,tüm yazışmaları ve olayları tezgahlayan şahıs ( A) firmasında sigortalı işçi olarak çalışmaktadır.Bu kişi ve kişilerle ilgili olarak dolandırıcılıktan dolayı şikayette bulunduk.

Hukuken firmalar BK 55 hükmüne göre alacak açısından bir sorumluluğu olabilir mi ? Aşağıda verilen Yargıtay kararını da nazara almanız rica olunur.Teşekkürler


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/446
Karar: 2002/3417
Karar Tarihi: 11.04.2002

ÖZET : Çalıştırdığı kişinin suç oluşturan eylemi sonucu oluşan zarardan, çalıştırdığı kişiyi seçmede özensiz davranan istihdam edenin de kusursuz sorumluluk ilkesine göre sorumluluğu söz konusudur.

(818 S. K. m. 55)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Bursa Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 3.10.2001 tarih ve 2001/452-2001/889 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 9.4.2002 günde davalılardan Garanti Bankası vekili Günay Salman gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukat dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, mali müşavir olan müvekkilinin yanında çalışan davalı Reşit'in diğer davalı bankadan sağladığı vergi tahsil alındısı dekontlarını kullanarak vergi yükümlülerinin (20) milyon lirayı aşan vergi ödemelerini zimmetine geçirdiğini, bankanın da bu dekontları iyi muhafaza etmemekle kusurlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik bir milyar liranın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, dekontların kıymetli evrak niteliğinde olmadığını, orijinaller üzerinde tahrifat yapılmak veya çoğaltılmak suretiyle dolandırıcılık yapılabileceğini, bankanın kusurlu olmadığını savunmuştur.

Davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; sunulan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının mükelleflerine ait vergi borçlarını elemanı olan Raşit aracılığı ile davalı bankaya yatırdığı, anılan davalının davalı bankadan sağladığı bankaya ait antetli vergi tahsil alındı makbuzlarını kendisi doldurarak bankaya yatırmadığı vergi ödemelerini zimmetine geçirdiği, açılan ceza davasının derdest olduğu, kullanılan vergi tahsil makbuzlarında davalı bankanın anteti mevcut olup, orijinal olan bu makbuzların bankadan temin edildiği, davalı Raşit'in makbuzları nasıl ele geçirdiği belli değil ise de, bankanın bunda kusurlu olduğu ve zimmete geçirilen (3.427.947.000) TL.den diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı banka vekili ve diğer davalı temyiz etmişlerdir.

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılardan Raşit B.'un temyiz itirazlarının reddi ile bu davalı hakkında verilen kararın onanması gerekmiştir.

2-Davalı banka vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacı muhasebecinin eski çalışanı olan davalılardan Raşit'in vergi dairesince vergi ödemelerini kabule yetkili kılınan davalı banka antetli vergi alındı makbuzlarını kullanarak vergi yükümlülülerinin paralarını zimmetine geçirdiği sabittir. Mahkemece bu makbuzların orijinal olup, anılan davalının eline geçmesinde davalı bankanın kusurlu ve doğan zarardan da sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Oysa, davalı banka sözkonusu makbuzların kendilerince bastırılıp korunan makbuzlar olmadığını, davalı Raşit'in başka yollardan bunları elde ettiğini savunmuş olduğu gibi, kararın dayandırıldığı bilirkişi raporunda da, davacı personelinin kullandığı vergi tahsil alındı belgeleriyle davalı banka belgelerinin yazı karaterlerinin farklı olduğu belirlenmiştir. Bu durumda, sözkonusu belgelerin davalı bankaca ne şekilde sağlandığı, özel ve anlaşmalı matbaalarda numaralı olarak bastırılıp bastırılmadığı, davalılardan Raşit'in kullandığı belgeleri davalı bankadan edinip edinmediği araştırılıp bu yönler kesin biçimde açığa kavuşturulmadan davalı bankanın sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Öte yandan, çalıştırdığı kişinin suç oluşturan eylemi sonucu oluşan zarardan, çalıştırdığı kişiyi seçmede özensiz davranan davacı istihdam edenin B.K.nun 55. md. uyarınca kusursuz sorumluluk ilkesine göre sorumlu olduğundan hareketle, davacının da müterafik kusurunun değerlendirilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle, davalılardan Raşit Bozkurt'un temyiz itirazlarının reddi ile bu davalı hakkındaki kararın ONANMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, (250.000.000) TL. vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalı bankaya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 40.500.000 lira temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Raşit Bozkurt'tan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı bankaya iadesine, 11.4.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı