Mesajı Okuyun
Old 08-10-2011, 14:29   #14
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Caner Arıcı


Bence; evet... Her ne kadar ilamda ticari faize hükmedilmişse de takip talebinde yazan "yasal" faiz... Sehven yazıldığı hususuna icra mahkemesinin girmemesi gerekir ve borçlu da bunu bilmek zorunda değildir kanaatindeyim. Eğer sadece "işlemiş faiz" yazsaydı, ayrıca "yasal faiz" yazmasaydı, durum değişirdi...

Ama yine de, olması gereken açısından, ilamda ticari faize hükmedildiği için, böyle basit bir husustan dolayı icra emrinin iptal edilmemesi gerekir şahsi fikrindeyim...

Ancak mahkeme bu nedenle iptal kararı veriyorsa, bunun da olan hukuka uygun olduğunu düşünüyorum...


T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/21782

K. 2006/24761

T. 26.12.2006

• TAKİP TALEBİ VE İCRA EMRİNDE ALACAKLI ASİLİN ADRESİNİN GÖSTERİLMEMESİ ( Söz Konusu Şekil Eksikliğinden Dolayı İcra Emrinin Veya Takip Talebinin Feshine Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı - Her Zaman Giderilebileceği )

• TAKİP TALEBİ VE İCRA EMRİNDE FAİZİN BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ORANI ( Belirtilmemiş Olmasının Fesih Nedeni Olarak Kabul Edilemeyeceği )

• İCRA EMRİNDE EKSİKLER ( Alacaklı Asilin Adresinin ve Faizin Başlangıç Tarihi ve Oranının Gösterilmemesi - Şekil Eksikliğinden Dolayı Fesih Kararı Verilmesinin Doğru Olmadığı )

• FAİZ ORANININ VEYA İŞLEMİŞ FAİZİN FAZLA OLDUĞUNUN TESPİTİ ( İcra Emrinin İptaline Değil Düzeltilmesine Karar Verileceği )

• BELEDİYE BORÇLARI ( Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da Belirlenen Faiz Oranının Uygulanması Gerektiği )

• BÜTÇE KANUNLARI İLE BELİRLENEN FAİZ ORANLARI ( Genel Bütçeye Dahil Dairelerle Katma Bütçeli Dairelerin İlama Bağlı Borçları Hakkında Uygulanacağı )

2004/m. 41, 58

3095/m. 1

ÖZET : Takip talebinde ve icra emrinde alacaklı asilin adresinin gösterilmesi zorunlu şekil şartıdır. Ancak bu konuya ilişkin eksikliğin her zaman giderilmesi mümkün olduğundan, söz konusu şekil eksikliğinden dolayı icra emrinin veya takip talebinin feshine karar verilmesi doğru değildir.

Takip talebinde ve icra emrinde faizin başlangıç tarihinin ve oranının belirtilmemiş olması da fesih nedeni olarak kabul edilemez.

Faiz oranının veya işlemiş faizin fazla olduğunun tespit edilmesi halinde, icra emrinin iptaline değil düzeltilmesine karar verilir.

Belediye borçları için 3095 Sayılı Yasada belirlenen faiz oranının uygulanması gerekir.

Bütçe Kanunlarıyla belirlenen faiz oranları; Genel bütçeye dahil dairelerle, katma bütçeli dairelerin ilama bağlı borçları hakkında uygulanır.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : Alacaklı vekili tarafından, Gediz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/617 esas, 2003/11 karar sayılı, 15.01.2003 karar tarihli ilamına dayalı olarak, ilamlı icra takibine başlandığı, örnek 53 nolu icra emrinin 18.08.2003 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise yasal sürede icra mahkemesine başvurarak, icra emrinde alacaklı asilin adresinin ve faizin işlemeye başladığı günün gösterilmediği, faiz oranlarının yasal faizin üzerinde olup, takipte talep edilen işlemiş faizin de fazla olduğu ileri sürerek, icra emrinin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.

İcra Mahkemesince ise, icra emrinde alacaklı asilin adresinin ve faizin işlemeye başladığı gün ile faiz oranının gösterilmediği, takip tarihi itibari ile yasal faiz oranının % 30 olmasına rağmen, % 50 oranından işleyecek faiz talep edildiği gerekçesi ile icra emrinin iptaline karar verildiği görülmüştür.

İİK'in 58/1. maddesine göre takip talebinde alacaklı asilin adresinin gösterilmesi zorunludur. Aynı zorunluluk, İİK’in 41. madde delaletiyle icra emri içinde geçerlidir. Ancak, somut takip talepnamesine ekli vekaletnamede alacaklının açık adresinin mevcut olduğu ve bu suretle icra dosyası içeriğinden alacaklı asilin açık adresini öğrenme imkanı bulunan borçlunun çıkarlarının zarara uğramayacağı açıktır. ( Hukuk Genel Kurulu 23.06.2004 tarih, 2004/12-356 E. 2004/379 K. sayılı kararı. ) Kaldı ki, alacaklının takip talepnamesinde adresinin bulunmaması, bu eksikliğin icra müdürlüğünce her zaman tamamlattırılması mümkün bulunduğundan takibin ve icra emrinin iptali için gerekçe yapılamayacağından anılan nedene dayalı olarak icra emrinin iptaline karar verilmesi doğru değildir.

İİK’in 58. maddesinin 2. fıkrasının 3 nolu bendinde ( alacağın veya istenen teminatın Türk parası ile tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün ) takip talepnamesinde gösterileceği hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda alacaklı, takip talepnamesinde borçludan tahsilini istediği "işlemiş faiz miktarını" madde hükmüne uygun olarak açıkça belirtmiştir.

Adı geçen faizin başlangıç tarihini ve oranını açıklamamış ise de, takip talepnamesinde dayanak ilamın tarih ve nosu sarahaten yazılmış ve ilamın örneği de talepname ekinde icra dairesine sunulmuştur.

Faizin ilamda hüküm altına alınan tarihten başlayacağı tartışmasızdır.

Basit bir hesaplama ile de faiz oranı bulunabileceği gibi, anılan eksiklik her zaman alacaklıya tamamlattırılabilir. Bu nedenle, takip talebinde ve icra emrinde faizin başlangıç tarihi ve oranının gösterilmemiş olması icra emrinin iptalini gerektirmez.

Öte yandan, Mahkemece takipte talep edilen faiz oranının veya islemiş faizinin fazla olduğunun tespit edilmesi halinde, icra emrinin düzeltilmesi gerekip, icra emrinin tamamen iptali mümkün değildir.

Kabule göre de; ilamda hüküm altına alınan tazminat alacağının yasal faizi ile borçlu belediyeden tahsiline verilmiş olup, bu alacağa, 3095 Sayılı Yasanın 1. maddesinde belirtilen, Merkez Bankasının, kısa vadeli işlemlerde öngördüğü iskonto faiz oranlarının uygulanması gerekir. 4833 Sayılı 2003 yılı Mali Bütçe Kanunu'nun 51/t maddesi ile 5027 Sayılı 2004 yılı Bütçe Kanunun 49/o ve 5277 Sayılı 2005 yılı Bütçe Kanunun 37/e maddelerindeki faiz oranlan genel bütçeye dahil dairelerle, katma bütçeli idarelerin ilama bağlı borçları hakkında uygulanır. ( HGK 1.12.2004 tarih ve 2004/12-667E sayılı kararı ) Somut olayda, tarafların sıfatları nazara alındığından sözü edilen Bütçe Kanunlarındaki, faiz oranlarının, olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bütçe kanunu faiz oranlarının uygulanacağı kabul edilse bile 2003 yılı Bütçe Kanununun 51/t maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 22.1.2004 tarih ve 2003/41 E. 2004/4 K. sayılı kararı ile iptal edildiğinden ve elde bulunan ve uyuşmazlığın sürdüğü davalarda, iptal kararının "geriye yürümeme" kuralı uygulanamayacağından, takip tarihi olan 06.08.2003 tarihinde, 2003 yılı Bütçe Kanununda öngörülen % 30 faiz oranının uygulanması zaten mümkün değildir.

O halde Mahkemece, Merkez Bankasından, 3095 Sayılı Kanunun 1. maddesi doğrultusunda faiz oranları sorulup uygulanması gerekli faiz oranları tespit edildikten sonra gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle Yargıtay denetimine de imkan verecek şekilde, borçlunun işlemiş faize yönelik itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeler ile icra emrinin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 26.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.


------------------------------------------------------

"Zorlaştırmayalım, kolaylaştıralım"

Yargıtay'ın yukarıdaki kararı ve genel uygulaması, vekaletnameden, ilama dayalı bir takip var ise ilamdan, takip talebine ekli belgeden vs. anlaşılabilecek usulü eksiklik ve hataların ödeme emri veya icra emrinin iptali için gerekçe olmaması gerektiği, varsa esasa ilişkin bir çelişki veya hata bu konuda değerlendirilme yapılması yönündedir.

Somut olayda, mahkemece asıl alcağın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş, ilam alacaklı vekilince icra dairesine ibraz edilerek, asıl alacak ve ticari faiz hesaplanmak sureti ile talepte bulunulmuş ve takip tarihinden itibaren de ticari faizin uygulanması talep edilmiştir. Asıl alacağa takip tarihine kadar işletilen faiz miktarı ticari faiz olmakla birlikte, işlemiş faiz tutarının yanına sehven, işletilmiş faizin niteliği olarak yasal ibaresi yazılmıştır. Esasen fazla talep edilmiş bir faiz miktarı bulunmamaktadır. İlamda yasal faize hükmedilmiş olması halinde fazla faiz hesaplanmış olsa idi, kanaatimce icra emrinin iptali değil ama düzeltilmesine karar verilmesi yerinde bir karar olurdu. Ancak, soruya konu olayda, fazla bir talebin bulunmayışı, ilamın talebe ekli olması ve basit bir hesaplama ile işlemiş faiz talebinin yerinde olduğunun görülebileceği, takip tarihinden itibaren işletilmek istenilen faiz türünün de ticari faiz olarak talep edilmesi karşısında, her zaman düzeltilebilecek ve sehven yapıldığı aşikar kelime hatasının icra emrinin iptali için gerekçe olamayacağı, İİK 58 ve 60. maddelerinde yazılı yasal mevzuata aykırılık teşkil etmeyeceğini (faizin niteliği değil, tutarı yazmaktadır) düşünüyorum