Mesajı Okuyun
Old 01-10-2011, 15:35   #9
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Davalı (alacaklı) bonoya dayandığına göre, mücerretlik ilkesi gereği davalının asıl ilişkiyi ispatlamasına gerek yoktur. Zira davalı alacaklı "kambiyo senedine" dayanmaktadır. Kambiyo senedinin düzenlenmesinin altında bir "temel ilişki" olabilir tabi ki... Ancak, kambiyo senedinin düzenlenmesinde temel ilişkinin bulunması şart ve zorunlu değildir; olmayabilir de... Alacaklı bu temel borç doğurucu ilişkiye değil de kambiyo senedine dayandığında, artık alacaklı/davalının bu bononun düzenlenmesine sebep olan temel borç ilşkisini belirtmesine ve kanıtlamasına gerek yoktur. Aksi takdirde kişi bono ile takip başlattığında ve karşı taraf menfi tespit davası açtığında, alacaklının "bononun düzenlenmesine neden olan alt ilişkiyi ispat etmesi" gerekseydi, "kambiyo senedinin mücerretliği ilkesi"nin ne önemi kalırdı diye düşünüyorum.

Kanımca borçlu davacı, imza kendisine aitse, "bizim alacaklı/davalı ile aramızda ticari bir ilişki yok" iddiasında bulunduğunda, ve kambiyo alacaklısının kambiyo senedinin niçin düzenlendiğini ispat etmesini kendisinden beklediğinde, davalı alacaklının "mücerretliğe dayanması halinde" ve/veya "bononun ihdas sebebini değiştirmediğinde", bunu ispatlamasına gerek ve zorunluluk yoktur.

Sayın Arıcı ;

Dikkat ettiyseniz ispatın yanına ve/veya asıl ilişki noktasında davacı yan iddialarına cevaptan bahsetmişim.

Bu anlamda her ne kadar davalı tarafın elinde mücerretlik ilkesi olmuş olsa da davaya cevap dilekçesinde salt mücerretlik ilkesinden bahsetmekle kalmamalıdır.Aksi halde davayı kaybedecektir kanaatinde olduğumu anlatmaya çalıştım.Salt mücerretlik ilkesine dayanmamak için davacı yanın asıl ilişki noktasındaki iddialarına da cevap verme noktasında davalı yanın sıkıntı çekeceğini
Alıntı:
Davalı yanın haklılığını ispata yarar delili bulunmadığından asıl ilişkiyi kanıtlayacak /veya asıl ilişki noktasında davacı yan iddialarına cevap niteliğinde delil sunamayacak olması halini kullanabilirsiniz anlamında söylemiştim.Aksi halde bu durum, elbette davalının davayı kazanmasına ya da ispatına yeterli değildir.
cümlelerimle ifade etmeye çalıştım.Yoksa açılmış bulunan menfi tespit davasında davacı yanın neye dayanacağı ya da hangi iddialarda bulunacağı ve buna karşılık davalı yanın bu iddialara ne cevap vereceği soruları yanıtsız kalacaktır.

Özetle davacı yan hernekadar ; davalı yanın elinde bir kambiyo senedi bulunsa ve buna dayanarak davacı yan aleyhine icra takibi başlatılmış ise de iş bu kambiyo senedi üzerindeki imzanin kendilerinin eli ürünü olmadığını, bunun tespiti için ilgili kuruma müzekkere yazılarak imza örneklerinin gönderilmesini ve bu konu hakkında ayrıca suç duyurusunda bulunduklarını ve bunun da dosya münderecatına dahil olması gerektiği sebeplerine dayanarak davasını sürdürebilir ise de asıl ilişkiye girmeden bu davayı kazanması mümkün olmayacaktır.

Davalı yan ise; davayı kazanmak için asıl ilişki noktasında bir takım iddialarda bulunan davacı yanın dava dilekçesine cevap verirken her ne kadar asıl ilişkiyi ispat külfeti altında olmayıp, mücerretlik ilkesine dayanarak davayı sürdürebilir ise de böylesi bir durumda da davalı yan davayı kaybedecektir.İşte davalı yanın, davacı yanın asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap verip vermemesi dosya akibetini belirleyecektir.

Salt mücerretlik ilkesine dayanılarak bu davanın davalı tarafından kazanılabilme ihtimali oldukça düşüktür.Bunun yanında davacının asıl ilişki noktasındaki iddialarına cevap vermeyen veya mantıklı cevap vermeyen davalı yan açısından mücerretlik ilkesinin hiçbir ehemmiyeti kalmayacaktır diye düşünüyorum.