Mesajı Okuyun
Old 30-09-2011, 11:26   #27
Dr.DOGRAMACI

 
Varsayılan imha :)

Merhabalar,

Ne yazık ki ülkemizde henüz embriyonun durumu ile ilgili hukuki bir tanımlama mevcut değil. Yardımcı üreme tekniklerinin gelişimi ve yaygınlaşması ile beraber bir çok etik ve hukuki problemin vuku bulacağı da aşikar. Bu yüzden bir an önce embriyo, fetüs vs ile ilgili hukuki durumlarını tanımlayan ve düzenleyen mevzuat yapılması gerekli.

Şu an için burada belirtildiği üzere ÜREMEYE YARDIMCI TEDAVİ UYGULAMALARI VE ÜREMEYE YARDIMCI TEDAVİ MERKEZLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK ve kısmen de olsa RAHİM TAHLİYESİ VE STERİLİZASYON HİZMETLERİNİN YÜRÜTÜLMESİ VE DENETLENMESİNE İLİŞKİN TÜZÜK 'ün bazı normları göz önüne alınmakta.

Alıntı:
Embriyo bir canlıdır.

Sn Ekici'nin söylediğine katılıyorum. Embriyo kesinlikle bir canlıdır ancak hukuki durumu tanımlanmamış bir canlı. Bir çok bakterinin hatta canlılığı tartışmalı virüslerle ilgili iyi kötü tanımlama olmasına rağmen embriyo ile ilgili net bir şey yok ortada. Bu sebeple Sn Konyalı'nın da dediği gibi bir çok soru(n) bizi beklemekte.

Mevzuat incelendiğinde embriyo hakkı hiç düşünülmemiş olduğu görülecektir. Sadece Medeni Hukuk'ta hak ehliyetine sahip olabileceği (o da tam ve sağ doğmak şartıyla) belirtilmiştir. Dikkat edilmesi gereken husus burada sadece hak ehliyetine sahip olabileceğidir, bir kısım insan hakkına sahip olabilmesi değil. Yani embriyonun hak ehliyeti sahibi olabilme şansından başkaca da bir hakkı yoktur. Ben buna potansiyel hak sahibi diyorum

Diğer taraftan embriyonun yaşam hakkı sadece anneye tanınmış seçimlik bir hak gibi duruyor. Yani embriyonun kaderine dair inisiyatif büyük ölçüde annede. Her ne kadar yönetmelik evli olunca eş rızası aranmakta dese de uygulamada reşit kadın 10 haftaya kadar kendi rızasıyla tek başına gebeliğini sonlandırtabiliyor (hukuki sorumluluk olmakla beraber cezai müeyyide yok). Hatta ve hatta sağlık durumu, tecavüz (eş veya başkası) gibi özel durumların varlığında bu süre 20 haftaya kadar da uzayabiliyor. (TCK 99-100)

Mevcut mevzuat göz önüne alındığında 10 haftaya kadar cenin, bir canlı da olsa kaderi kadının inisiyatifinde (kişiye/canlıya karşı işlenen bir cezai sorumluluk olmaksızın) bir nevi şahsına münhasır (sui generis) eşya muamelesi görmekteyken ana rahmine düşmeden önce (evveliyetlik ilkesi) hayli hayli (sui generis) bir eşya(?) durumunda olduğunu düşünüyorum. Ayrıca düşük sonrası ceninin bir mahiyeti olmadığını da unutmamak gerek.

Buradan rahim tahliyesi karşıtı olduğum gibi bir durum anlaşılmasın lütfen. Benim sadece belirtmek istediğim insan hakkı nedir ve nerede başlar gibi sorular. Ölüm ve sonrasında pek bir problem yok gibi ama başlangıcıyla ilgili bence tam bir netlik de yok. Ayrıca döllenmiş yumurtanın henüz hukuki durumunu belirten bir mevzuat olmadığından canlı da olsa (vücut dışında yaşamasını ve gelişimini tamamlayamayacağından) bir eşya vasfında mıdır? Bunlardan mütevelli bir çok soruna da gebe bir konu.



Buradaki somut olayda ise bence yönetmelik gayet açık. Embriyonun imha edilmemesi için her yıl çiftlerin birlikte imzası gerekiyor. İmza atılmazsa embriyo imha edilir. O bir yıl zarfında boşanma hükmen sabit olursa embriyo yine imha edilir. Birlikte talep varsa imha, birisi ölürse yine imha, hatta beş sene dolarsa ne olursa olsun yine imha.
Eğer imha edilmeden (eşlerden biri ölür veya boşanma kararı sabit oluncaya kadar) o bir yıllık zaman zarfı içerinde kadın embriyoyu yakalar kendi rahmine enjekte ettirebilmeyi başarır da embriyo da orada rahme/hayata tutunabilmeyi başarabilirse (bundan sonra boşanma kesinleşse, eş rıza göstermese ya da ölse bile) embriyonun ilk 10 haftalık yaşamsal kaderine kadının kendisinin karar verebileceğini düşünüyorum.

Konu hakkındaki güzel katkı ve yorumlarınız için hepinize teşekkür ederim.
Saygılarımla.